* Et bayramı edenler:
Kurban yaklaşırken bir, iki Ay öncesinden kaygı ile hesabına
koyuluruz.
“Başkaları kurban kesecek te ben onların dilencisi gibi eline,
gözüne mi bakacağız?”
Birilerinden borç bulur veya Kredi (cırt) karttan borç, harç
çeker ne yapar, ne ederim (El ne der sonra; el den geri kalınmaz) kurbanı bir
şekil de keseriz.
Aile arsında bir karara varılıp acep büyük baş mı, küçükbaş
mı alıp kessek.
Büyük baş’ın parası çok düşer; amma et de bize aylarca
yetecek kadar çok olur.
Küçükbaş’ın parası ekonomik yönden uygun olur: fakat eti de
az olur. O’ da olmaz.
Kurban Eti çok olur hesabı ile genelde (kişi ve yer
bulunursa,) büyük baş kesmeye karar veririz.
Keseceğimiz kurbanı nerde, nasıl ucuza düşürürüz. Kimlerle (kafa
dengi, eli iş tutan) uygun kişilerle bir olup ta, kurbanımızı nasıl kolayından (ucuza)
hesaplı fazla yorulmayacak biçim de kese biliriz kaygısına kalırız.
Bin bir telaşla ve güçlükle kesilen hayvan kaç kilo geldi.
Kurbanın işe yaramayan diğer organların artıklarını nereye attık. Kurbanın
derisini, hangi hayır kurumunda değerlendirdik? Kurbana verdiğimiz Para,
aldığımız Et-e ve çetiğimiz masrafa, yorulduğumuz emeğe değdi mi? Kestiğimiz kurban etinin en iyi yanlarını
değil de, en zayıf yanlarını kaç fakir ile paylaşacağız? Kendimize ayıracağımız etleri kavurmalık,
Kuşbaşılık, Kıymalık, Köftelik, Kebaplık, Pirzola, Haşlamalık vb. yıllık
yemeklik etleri derin donduruculara stok edilir. Halkımız arasın da, son yıllar
da kutsallığını kaybetmeye yüz tutmuş asırlardır süre gelen İslami ve milli
geleneğimiz “Kurbanlar Et bayramına döndü” yani ne olacaktı?
-Kardeşim, yılda bir kursağımıza doğru, dürüst bir parça et
düşüyor; onu da yedi ye bölüp Ay’ı Yıl’ı bulmadan en kısa gün de onun la, bunun
la hemen yeyip bitirelim mi yani?
Bazılarımız da, Kurban
kesme işinin eziyetine hiç katlanamaz. Yardım edenim yok. Üstüm başım kirlenir
de Çoluk çocuğunan takışırım. Hiç uğraşamam iyisi mi, bir hayır kurumuna
vekâlet vereyim de onlar kessin; alırsam bir, iki parçasını evime alayım. Yoksa
hepsini yurt ta bağışlayım da, şu kurban
derdinden kısadan bir kurtulayım deriz.
*Kurban ALLAH’(c.c) ın emrine uyarak ibadet için kesenler.
-Cenab-ı Hakkın yüce
kitabın da buyurur ki:
Bismillah
Bismillah
“-Hac ve umreyi de ALLAH için tamam yapın. Eğer bunlardan alıkonursanız,
o zaman kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Bununla beraber bu kurban,
kesileceği yere varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta
olana veya başından bir rahatsızlığı bulunana tıraş için oruç veya sadaka yahut
da kurbandan ibaret bir fidye gerekir. Engellemeden kurtulduğunuz zaman da her
kim hacca kadar umre ile sevap kazanmak isterse, ona da kolayına gelen bir
kurban gerekir. Bunu bulamayana ise üç gün hacda, yedi de döndüğünüzde ki tam
on gün oruç tutması lazım gelir. Bu hüküm, ailesi Mescid-i Haram civarında
oturmayanlar içindir. ALLAH'tan korkun ve bilin ki ALLAH'ın azabı gerçekten çok
şiddetlidir. (Bakara.196)
-“Her ümmet için, ALLAH'ın kendilerine rızık olarak verdiği
hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. İşte sizin
ilahınız bir tek ilahtır. Şu halde yalnız ona teslim olun. Alçak gönüllü
olanlara müjdele! ( Hac,34)
-“Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları ALLAH’a
ulaşacaktır: Yalnız ALLAH’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptıklarınız
amelin geçerlisi gösterişten uzak samimi bir ibadet olmasıdır.” (Hac Suresi,
37)
- “Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes.” (Kevser, 2)
(Şüphesiz, Aziz olan ALLAH doğrusunu bilip söyleyendir.)
(Şüphesiz, Aziz olan ALLAH doğrusunu bilip söyleyendir.)
*Kurban Hz. ibrahim (A.S.) ve efendimiz Reslü kibriya (s.a.v) sünnetidir:
Sahabe-i kiramdan
Hazreti Zeyd b. Erkam (radiyallahü anh)’ın anlattığına göre;
- “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın ashabı: Ey ALLAH’ın Rasulü dediler, bayram günü kesilen kurban ne manaya gelmektedir?”
- “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın ashabı: Ey ALLAH’ın Rasulü dediler, bayram günü kesilen kurban ne manaya gelmektedir?”
Efendimiz
(sallallahü aleyhi vesellem): “Bu, babanız İbrahim aleyhisselâm’ın sünnetidir.”
buyurdular.
Âişe (r.a.) dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
-“Âdemoğlu kurban kesme gününde ALLAH katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce yüce Hak katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.” (İbn Mâce, Edahî: 3)
-“Kurban bayramında yapılan amellerden ALLAH-ü Teâlâ katında kurban kesmekten daha kıymetlisi yoktur; daha kanı yere düşmeden ALLAH- ü Teâlâ, onu muhafaza eder. Onunla nefsinizi tezkiye edin, onu seve seve kesin!” (Tirmizi)
-“Ya Fatıma, kurbanının yanına git! Kesilirken orada bulun!
Âişe (r.a.) dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
-“Âdemoğlu kurban kesme gününde ALLAH katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce yüce Hak katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.” (İbn Mâce, Edahî: 3)
-“Kurban bayramında yapılan amellerden ALLAH-ü Teâlâ katında kurban kesmekten daha kıymetlisi yoktur; daha kanı yere düşmeden ALLAH- ü Teâlâ, onu muhafaza eder. Onunla nefsinizi tezkiye edin, onu seve seve kesin!” (Tirmizi)
-“Ya Fatıma, kurbanının yanına git! Kesilirken orada bulun!
Yere akacak ilk kandamlası ile geçmiş günahların affedilir.”
(İbni Hibban)
Daha onun ilk kandamlası henüz yere düşmeden ALLAH tela onu
muhafaza eder. Onunla nefsinizi tezkiye edin, onu seve seve kesin!” (Tirmizi)
Ashab: “Pekiyi,
kurban kesmede bize ne gibi bir sevap var ey ALLAH’ın Resûlü!” dediler.
-“Kurbanın her bir kılı için bir sevap.” buyurdular.
-“Kurbanın her bir kılı için bir sevap.” buyurdular.
Ashab tekrar:
“(Kesilen kurban koyun, kuzu gibi) yünlü ise ey ALLAH’ın Resûlü (sevabı nasıl
olur)?” diye sordular.
Aleyhissalâtu
vesselam: “ üzerinde ki, yünün her bir kılı için de bir sevap var!”
buyurdular.”
( İbn-i Mâce, Sünen; Ahmed b. Hanbel, Müsned; Hâkim,
Müstedrek.)
-“Kesilen kurban, Kıyamette, etiyle, kanıyla 70, kat
büyüyerek mizana konur.” (İsfehani)
-“Sevabını umarak kurban kesen, Cehennemden korunur.”
(Taberani)
-“Kurbanlıklarınızı özürsüz, sağlıklı olanlarından seçiniz.
Çünkü onlar sıratta sizin bineklerinizdir.” (Deylemi)
-“Ümmetine kurban kesmeleri için emir ver; zira kurban müminin fedaisidir. Tıpkı Hz. İbrahim (a.s.) oğlu Hz.İsmail’in (a.s.) kurban ederken kurban yerine gönderilen Koç’un fedaisi olduğu gibi…” (Gunyet’üt Talibin)
*Yalnız ibadet amacı ile Kurban kesenler:
Kurban bayramı gelmeden, Kurban ayı olan Zilhiccenin İlk on
günü faziletini umarak oruç tutmaya başlanır.
“ALLAH-ü Teâlâ’ya -içinde kendisine ibadet olunan- en sevimli
günler Zilhicce’nin (ilk) on günüdür. Her bir gününün orucu bir senelik oruca,
her gecesinin ihyası da Kadir Gecesi’ni (ibâdetle) ihya etmeye denktir.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Takva sahibi Müslüman, bayram yaklaşırken İbadet olan kurbanını
dini hükümlerin gereğince kesip kesmeyeceğini, bilirkişilerden fetvasını alarak
hareket eder. Eğer kesecekse, (inançlı biri) maddi külfetine hiç bakmaz. En ufak şek ve şüphelere
mahal vermeden, Kurban olacak hayvanı yalnız veya birlikte keseceği kişileri
özenle seçer. Çünkü ALLAH’ın rızasına uygun düşecek İslami şartları yerine getirmeye
çalışır.
Kurban kesimin de işinin ehli kişilere vekâlet bırakır. Hayvanı
keserken eziyet etmemeye dikkat eder. Kurbanın sırtını, yüzünü sıvazlayıp
severek, tekbirlerle kesime hazırlar.
Kestiği kurbanın, mali kilosunu ve beden yorgunluğunu kıyaslayıp ta hesaba
katmaz.
Kurbanı her aşamada, ibadet olarak düşünerek Cenab-ı ALLAH’ ın
rızasını ve akabinden ondan alacağı hediye sevabını bekler.
Kestiği kurbanından dağıtacağı et paylarını (etin en
güzelinden) özenle seçerek yardıma muhtaçlara ve o’ yıl kurban kesmeyen yakın ve
komşularına, (kişisel algı hesabına düşmeden) ALLAH rızası için bölüştürerek verir.
Bayramı en içten sevgi ve hoşgörü duygular için de, en yakın
aile bireyinden başlayarak akraba, dost ve komşuların hatırını alır. Dünyadan yakınları göçmüş ise, onlarında kabirlerini dualarla ziyaret eder. Haytta olan sevdikleri, küçük, büyük ayırt etmeden (ben ondan büyüğüm; o beni arayıp sorsun benliğine düşmeden) birbirlerine iletişim kurarak bayramını en içten muhabbetle bayramını teprik ederek kutlar.…
(Bayramı bayram gibi yaşamak isteyen Müslüman, aile ve
çevresinden kopmuş; bayramın ruhundan habersiz kişiler gibi, tatil bölgelerine
gezmeye gitmez…)
Dini bayramlar ne nefise ziyafet verilecek Et bayramı, ne de keyfe keder tatil beldelerin gayri meşru mekânların da eğlenip geçirilecek turistik tatil günleri değildir.
Kurban... Hakk-ı kendini dostluğun sadakatine adanmış İbrahim-i, şeksiz samimi teslimiyetin uğruna, canını Kurban koyduğu İsmail-i dir; Mü'minlerin mubarek kurbanı ve onun la hak ettiği kutsal bayramıdır...
Dini bayramlar ne nefise ziyafet verilecek Et bayramı, ne de keyfe keder tatil beldelerin gayri meşru mekânların da eğlenip geçirilecek turistik tatil günleri değildir.
Kurban... Hakk-ı kendini dostluğun sadakatine adanmış İbrahim-i, şeksiz samimi teslimiyetin uğruna, canını Kurban koyduğu İsmail-i dir; Mü'minlerin mubarek kurbanı ve onun la hak ettiği kutsal bayramıdır...
***
“ALLAH-ü Zülcelal, cümlemizi emri rızasına uyarak, Resulullah’ın
izinde hayat yaşayıp yoluna Kurban olan ve her iki dünyada gerçek bayram edenlerden eylesin. Âmin…”
23.09.2015
Aydın Suyak