24 Mart 2018 Cumartesi

İslam’da Boşanmak


Esirgeyip bağışlayan Rahim ve Rahman ALLÂH'ın (c.c) ismiyle...
İnandığımız İslam dinimizin boşanmakla ilgili dini ölçütlerin pek çoğumuz toplum olarak bilmemekteyiz. Nedeni malum; hangi hayatını inancımızda düzgün yaşıyoruz ki, ‘medeni yasaları nedir’ diye merak edip öğrenme zahmetine girelim… Kültürümüze uymayan yabancı medeni yasalar ile yönetiliyoruz? Asırlardır ecdat inancımızın çerçevesinde şerri hükümleri içtimai alanda uygulayıp huzur içinde yaşamışlar. Ne zaman ki, kendi değerlerimizden uzaklaşıp başka kültürleri kendimize örnek aldı isek, o’ zaman her alanda dünya ülkeleri ile rekabet den geri kalmışız! Bizleri asimile edenler sonrada, “O’ eski çağların hayat tarzı” diye bizleri yozlaştırma düzen içine itelediler. İslam dinimizin boşanma ile konunun ana kategorilerini burada kısmen de olsa âcizane işlemeye çalışarak biraz hatırlayalım; çünkü bu başlı başınca makalelere sığmayacak kadar geniş olan bir konu.

*Boşanmaya dair yüce ALLAH (c.c)  Kur’an-ı Keriminde buyururu ki:
a-Kocaya itaat:
-“Bir ailenin reisi kocadır; çünkü ALLÂH,(cc.) erkekleri fıtraten kadınlardan her türlü zorluğun üstesinden gelebilme gücüne sahiptirler. Kocalar aile içinde mali sorumluluğu üzerinde olan yöneticilik hakkına sahiptir.  İyi kadınlar: ALLÂH’a(cc.) itaatli olan ve kocaları onların her türlü haklarını nasıl korursa, yokluğunda kocalarının hakkını koruyup gözeten kadınlardır. Asilikle dikleşen itaatsiz kadınlara gelince: Onlara önce iyi nasihat edin, vazgeçmezlerse yataklarını ayırın, bununla da uslanmazsa kaba şiddet göstermeden sıkıştırın. Şayet sizlere itaat ederlerse, tatsızlık çıkaracak sorun yaratmayın. Unutmayın ki, her şeyi görüp gözeten en büyük ALLÂH,(cc.) vardır!” (Nisa,34.)

b-Geçim anlaşmazlığı:
-“Ola ki, karı, kocanın arası açılmasından endişe ederseniz, erkek tarafından bir hakem, kadının tarafından da bir hakem ile aralarını bulmaları için tarafsızca yardımcı olsunlar; ALLÂH,(cc.) onların aralarında uzlaşıp anlaşmalarına kolaylık sağlanmasını ister. Şüphesiz ALLÂH,(cc.) hakkı ile her şeyi bilen ve haberdar olandır.” (Nisa,35.)
-"Bekleme sürelerinin sonuna vardıklarında onları güzelce tutun yahut güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahitliği ALLÂH,(cc.) için yapın. İşte ALLÂH’a(cc.) ve ahret gününe iman eden kimseye öğütlenen budur. Kim ALLÂH’tan(cc.) korkarsa ALLAH –u Teâlâ ona bir çıkış yaratır." (Talak,2.)

c-Boşanmak isterlerse:
-"Ey peygamber! (A.s) eşlerine deki: Eğer siz, dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mut'a boşanma bedelini vereyim ve sizi güzellikle boşayayım. Yok, eğer siz, ALLAH’ı (c.c) ve ahret yurdunu istiyorsanız, biliniz ki ALLAH, (c.c) sizden güzel muameleyle davrananlara büyük bir mükâfat hazırlamıştır." (Ahzab, 28-29.)
-“Lakin eşler uzlaşıda bütün gayretlere rağmen yine de boşanıp ayrılırlarsa, ALLÂH-u Teâlâ darda koyup ta, her birini birine muhtaç etmez. Çünkü ALLÂH’ın(cc.) lütfündeki geçim imkânı çok geniş ve uyguladığı her hükümde büyük hikmet vardır.” (Nisa.130.)

ç-Keyfi boşanılmaz:
-“Beğendiğiniz bir kadını, ‘şimdiki tanıştığım bu kadın benim hanımdan daha güzel’ diye sadece keyfi olarak hanımınızı boşayıp ta yeni hoşunuza giden başka bir kadınla evlenerek hanım değiştirmeniz sizlere helal uygun değildir.” (Ahzab,52.)

 *Boşanma tarzı ve bekleme zamanı ‘iddet’:
a- Birinci ayrılma:
-“Kadınlarına, “Ben seni bıraktım” diye yemin şartar edenler, dört Ay ayrı kalmak zorundadır. Eğer bu yeminlerinden dönerlerse, şüphesiz ALLÂH, (cc.) ‘Gâfûr’ çok bağışlayıp, ‘Rahim’ çok esirgeyendir.” (Bakara,226.)
-“Şayet boşanmaya kesin karar verirlerse, şüphesiz ALLÂH, (cc.) kimin ne söyleyip maksadının ciddi olup olmadığını duyan ve bilendir.” (Bakara,227.)
-“Boşanmış kadınlar, evlenmeksizin üç âdet süresi beklesinler. Eğer ALLÂH’a (cc.) ve âhiret gününe inanıyorsa, rahimlerinde ALLÂH’ın (cc.) yarattığı hayız ve hamilelik halini saklamaları onlara doğru olmaz! Eğer kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almaya başkalarından daha lâyıktır. Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakkı olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde meşru hakları vardır. Fakat erkeklerin kadınlar üzerindeki mesuliyet hakkı, bir derece daha fazladır. ALLÂH’ın (cc.) gücü her şeyden üstündür; verdiği hükümler de hikmet vardır.” (Bakara, 228.) 

 b- İkinci ayrılma:
-“Hâkimler! Eşleri boşadığınızda, kadının üç Ay hali bekleme müddetleri biter de, kocası ile aralarında güzellikle tekrar anlaşırsa, beraber olmalarına engel olmayın! ALLÂH’a (cc.) ve âhiret gününe İman eden herkese, bunlar uyarı ile yapılan öğütlerdir! Sizin için böylesi daha hayırlı ve daha uygunca temiz olanı bu dur. Siz nedenini bilmezsiniz; ama ALLÂH (cc.)’Âlim’ doğru olanı bilir.” (Bakara,232.)
-“Kadınları boşadığınız zaman, bekleme sürelerini üç ay halini geçti mi, onları ya iyilikle yanınızda tutun veyahut güzellikle bırakın. Fakat keyfinize göre davranıp ta, onlara haksızlık edip zorla nikâh altında tutmayın. Kim bunu yaparsa, muhakkak kendi zararına olur! ALLÂH’ın (cc.) âyetlerini hafife alıp, önemsemezlikten gelmeyin! ALLÂH’ın (cc.) size verdiği nimetlerini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabın hikmetini kavrayarak takva sahibi olun; çünkü ALLÂH (cc.) ‘Âlim’ her şeyin en doğrusunu en- iyi bilendir.” (Bakara,231.)

Yüce Hak Teâlâ boşama yetkisini öncelikle erkeğe verirken, bunu üç boşama hakkı ile sınırlamıştır. Şöyle ki; eşini ilk defa boşayan erkek, dilerse eşi ile evlenebilir. Ancak boşama hakkının birini yitirdiği için geriye iki hakkı kalır. Eğer eşini ikinci defa boşarsa, yine tekrar alabilir ama iki hakkını yitirdiği için geriye tek ve son hakkı kalmış olur.
Ya üçüncü defa boşar ve son hakkını kullanırsa ne olur?
Eğer erkek hanımını (üçüncü defa) boşarsa, bundan sonra kadın başka bir erkekle nikâhlanıp yatağına yatmadıkça ona ilk kocasına geri dönmek helâl olmaz!
c- Üçüncü ayrılma:
Nitekim yüce ALLAH-u Zül Celal buyuruyor:
-“Erkek, aynı kadını üçüncü defa tekrar boşayacak olursa, bundan sonra kesin kadın, başka bir kocaya varmadıkça eski kocasına helâl olmaz! Boşanmış olan bir kadını başka bir Adam alır da ve daha sonra o’da kadını bırakırsa eğer, Kadın eski kocasına tekrar geri varmak isterse, ALLÂH’ın (cc.) koyduğu evlilik haklarına riayet edeceklerine akılları kesiyorsa, tekrar evlenmelerinde bir sakınca yoktur. İşte bunlar sizin için ALLÂH’ın (cc.) hükümlerini anlayan bir topluma açıkladığı ölçüleridir.” (Bakara,230.)

ç-Ölümle ayrılık:
-“İçinizden kocası ölen kadınların yeniden başkası ile evlene bilmeleri için, dört Ay on gün beklemesi lazım. Bu müddeti geçirdikten sonra, meşru olarak şerri kurallar içinde, istediği başka birilerine varabilirler. Artık bu konuda sizler sorumlu değilsiniz; kim ne yaparsa, ‘Hâbir’ olan ALLÂH (cc.) hepsinden haberdardır.” (Bakara,234.)

 *Boşanmayla ilgili bazı hadisler:
-"ALLÂH’ın (cc.) en sevmediği helal, talaktır." (Muharrib İbnu Disar, İbnu Ömer, (Ra.) Ebu Davud, Talak 3, (2177, 2178.)
a- Sözle boşanmak:
-"Üç şeyin şakası da geçerlidir. Ciddisi de geçerlidir. Bunlar da nikâh, boşama ve imandan çıkmadır." (Ebu Hureyre R.a,Ebu Davud,Tirmizi)
İbnu Abbas Radıyallahu anhuma demiştir ki: "Bir erkek hanımına bir defada "Sen üç defa ‘talak’ boşsun!" dese, bu bir kez boşanma talâk sayılır." (Ebu Davud, Talak 10, (2197.)
Sahabeden Ebu Musa El Eş Ari (Ra.) anlatıyor, ALLÂH’ın (cc.) Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem,
-“Bazı kimselere ne oluyor, akıllarından zorlarımı var? ALLÂH’ın (cc.) kanunları ile oynuyorlar, onlardan birisi, eşine seni boşadım diyebiliyor, sonra ona tekrar dönüş yapıyor, sonra tekrar seni boşadım diyor; Ona tekrar dönüş yapabiliyor!" (İbni Mace Hadis no.2017.)

 b-Boşamanın zamanı İddet:
Resûlullâh, (As.) Abdullah bin Ömer’in, eşini âdetli iken boşadığını öğrenince babası Hz. Ömer bin Hattâb’a şöyle demiştir:
-“Söyle ona, eşine dönsün; temizleninceye kadar ayrılmasın. Sonra eşi âdet görüp tekrar temizlenirse bundan sonra ister devam etsin, isterse ilişkiye girmeden onu boşasın. İşte bu, o iddettir ki, Allah kadınların ona göre boşanmalarını emretmiştir.” (Buhârî, Talâk, 1, 3, 44, 45.)
Abdullah b. Ömer demiştir ki; “Peygamberimiz, (As.) yaptığım boşamayı geçersiz saydı ve şu ayeti okudu:
-“Ey Nebi! Kadınları boşadığınızda iddetleri içinde boşayın!” Yani onları ay hali iddetlerinin başlangıcında boşayın.” (Ebû Davûd, Talak, 4)
Abdullah b. Ömer (Ra.) adet halindeki eşini boşadığı zaman, ALLÂH’ın (cc.) elçisi onun hakkında şöyle buyurmuştur: “Eşini temiz olduğu günlerde veya gebe iken boşasın.” (eş-Şevkanî, Neylül-Evtar, VI, 221; bk. A. b. Hanbel, II, 58.)

c- Kadın boşanmak isterse:
Abdullah Bin Ömer ve Said Bin Müseyyeb (Ra.) anlatıyor, ALLÂH (cc.) Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem,
-“Bir kimse karısına yaklaşmamaya yemin ederde, hanımına yaklaşmazsa, kadınında, nikâhı fesih edip boşanma hakkı vardır.” (Muvatta talak, hadis no.18.)
Sevban Radıyallahu anh anlatıyor, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
-"Hangi kadın, (çok ciddi) bir gerekçe yokken kocasına boşanma talebinde bulunursa, bilsin ki, Cennetin kokusu kendisine haramdır." (Ebu Davud, Talak 18, 2226- Tirmizi, Talak 11, 1187- İbnu Mace, Talak 21, 2055).
-"Kocalarından kendilerini, ‘kabahat olmak sızın’ boşayıp bırakmalarını ısrarla isteyen kadınlar münafıktır’ buyurdu.” (Taberani Kebir: 17/339, Sahihu’l-Cami: 1934.)

ç- Kötü huylu kadını boşamak:
- Abdullah Müşarun İleyh (Ra.) anlatıyor, ALLÂH’ın (cc.) Rasulu Sallallahu Aleyhi ve Selleme geldim.
“Kendisini sevdiğim nikâhlı güzel bir hanımım var. Lakin huyu kötü; süslenip başkalarına cinselliğini teşhir edecek şekilde açık giyinir. Başka erkeklerle tokalaşıp sıkı fıkı olur. Kendisi rahat hareketlerle başkalarından sakınmadığından babam eşimden rahatsız olur. Hanımımda bana, anneme, babama saygılı hareket etmediğinden eşimi hiç hoşlanmazlar” dedim. ALLÂH’ın (cc.) elçisi, baban hanımından hoşlanmadığında haklıdır, o’ hanımını boşa dedi, bende boşadım.” (Taç tercümesi Hadis no.100.)
- İbnu Abbas (Ra.) anlatıyor, ALLÂH’ın (cc.) elçisi Sallallahu Aleyhi ve Sellemin yanına bir adam geldi, ALLÂH’ın (cc.) Resulü, (As.)
“Benim nikâhımda çok güzel olan bir hanımım var; lakin bir takım hoş olmayan bazı davranışları var. Dışarı da kendini teşhir etmek için başka erkeklerin dikkat çekici şekilde vücut hatlarını belli eden fantezi elbiseler giyer ve başka erkeklerden çekinmeyip onların mahremi olduğuna aldırmadan muhabbet kurmaya çalışır; ben bu kadına karşı ne yapmalıyım?” diye sordu. ALLÂH’ın (cc.) Resulü, (As.) “Onu boşa” dedi. 
Adam –“Fakat ben onu çok seviyorum; onsuzluğa dayanamam” dedi.  ALLÂH’ın (cc.) Resulü, (As.) “Ona, tesettürlü giymesini yabancı erkeklere karşı mesafeli davranmasını ve bu huylarının çok kötü bir hareketler olduğuna onu ikna et” dedi. “Şayet seni dinlemez de, yine eski halini devam ettirirse o’ kadınla evli kalma, onu hemen boşa; çünkü kendisini başkalarından esirgemeyen bir kadını başkaları faydalanmaya çalışır.” dedi. (Nesai 3177 Ebu Davud Hadis no. 2049.)

 d- Keyfi boşanmak:
Ebu Musa  (Ra.) anlatıyor, ALLÂH’ın (cc.) Resulü, Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
-“Evleniniz ve sadece şehvetiniz, cinsel zevkleriniz için boşanmayınız, şüphe yok ki ALLAH -u Zül Celal şehvetine, cinsel zevklerine çok düşkün olan erkek ve kadınları sevmez,” dedi. (Cami us sağir Hadis No 1771.)
Ebu Hureyre (Ra.) anlatıyor, ALLÂH’ın (cc.) Resulü, Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
-“Hiç bir kimse, “Sen hanımından veya kocandan boşan, onunla ben evleneceğim” diyemez! Aynı kız’a ya da başak bir kadına birisi talip olduğu zaman, bir başkası o’ talipliği cevabı ret olunmadan, o’ kız’ın ya da kadın için talip olup da ona dünür gönderemez!”dedi. (Müslim Hadis no. 1413.)

e- Karı Kocanın arasını açmak:
Abdullah Bin Ömer (Ra.) anlatıyor, ALLÂH’ın(cc.) Resulü, Sallallahu Aleyhi ve Selem:
-“Karı ve kocayı boşanmak için kışkırtarak veya büyü yaparak eşlerin arasını açan, gerçek Müslüman biri değildir!” dedi. (Tabarani Hadis no. 482.)
*Boşanmayı gerektiren sorunlar dine uygun düşen tarzda olmalıdır ve bu sebepleri maddeler halinde sıralayalım:
1- Eşlerden birinin şahitli zina suçu işlemesi.
2- Eşlerden birinin ölmesi.
3- Eşlerden birinin diğerini iffetsizlikle suçlaması.
4- Erkeğin kadına bakmaması ve bakmaktan aciz olması.
5- Eşlerden birinin (günaha) ve şehevî hislerine kapılarak ailede edepsizlik durumun kötüleşmesi.
6- Kocanın cinsel güçte iktidarsız olması.
7- Karı ve kocanın her ikisinin de kısır olmaları.
8- Karı kocanın, dünya görüşünde kişisel düşünce yapılarının mizaç, zevk vs. terbiye yönünden farklı anlayışta olması ve bu sebeple aşırı derecede uyumlu geçinemeyişleri.
9- Erkeğin karısına karşı kötü zulümle muamele etmesi.
10- Evliliğin sahte bir nikâhla gerçeğin ortaya çıkması.
11- Eşlerden ikisi de Müslüman olup birinin dinden çıkması.
12- Eşlerden ikisi de kâfir olup birinin dinini değiştirmesi ve Müslüman olması.
13- Zevcenin ALLAH’ın (c.c) kesin emirlerine aykırı hareket etmesi.
14- Eşlerden birinde tedavisi mümkün olmayan hastalığın olması. Bu hastalık bedenî veya ruhi de olabilir. Tedavisi mümkün olan bir hastalıkta, kadın boşanma davası açtığında, hâkim bir yıl müddet tanır. Bu zaman içinde hastalık geçmemiş, kadın da boşanmakta diretiyorsa, koca razı olmasa bile, hâkim boşanmalarına hükmeder.
15- Kocanın izi belli olmaksızın ortalardan kaybolması veya uzun süre mahkûm hükmü alması ve kocası tarafından kadının geçim nafakası temini imkânsız olması. Bu durumda hâkim gereken soruşturmayı yaptıktan sonra, kadının isteği üzerine boşanmalarına karar verir.
16- Yine koca ortadan kaybolup da arkada kadının nafakasını sağlayacak malı olursa, kadın hâkime başvurduğu takdirde hâkim soruşturmasını yapar. Adamın nerede olduğuna, ölü ve sağ bir haber alınmadığına dair bütün ümitler kesildiği andan itibaren dört yıl beklenmişse ve bu süre içinde kocanın evine dönmediği ihmali görülürde bu meseleyi kadında boşanmakta ayak direttiği takdirde hâkim boşanmalarını uygun bulur.

*Eşini boşamak isteyen erkeğin yapması gerekenler şunlardır:
1. İddet içinde boşamak. Yani kadın âdet halinde olmayacak, ilişkiye girilmemiş bir temizlik döneminde olacak. Âdet döneminde kadını boşamak mümkün olmadığı gibi ilişkiye girilen bir temizlik döneminde olsun boşamak mümkün değildir.
2. İddeti halinde 90. günü geçmesi,
3. Kadını evden kovup çıkarmamak,
4. Kadının evden çıkmak istememesi,,
5. Boşanma sürecinde veya süre sonunda iyilikle tutmak veya iyilikle ayırmak,
6. Kadını gerek boşarken gerek dönüş sırasında ve gerekse ayrılırken iki âdil şahit tutmak.

 *Şu dört halde kadın da boşanma yetkisine sahiptir:
1- Erkek, karısına boşama yetkisi verebilir. "Tefviz-i talâk" denilen bu müessese, fıkıh kitaplarında uzun uzadıya anlatılmıştır.
2- Kadın, evlenme akdi yapılırken, boşama hakkının kendisine de tanınmasını şart koşabilir. Hukuk-ı Aile kararnamesi, bu görüşü kanunlaştırmıştır.
3- Kocanın cinsi iktidarsızlığı, akıl hastası olması veya bulaşıcı hastalıkları bulunması gibi evlilik hayatını çekilmez hale getiren sebeplerin varlığı halinde, kadın, evliliğin sona erdirilmesi için hâkime başvurabilir. Hâkim de karı? Kocayı ayırır. Buna "tefrik" adı verilir.
4- En önemlisi ve hukuk tarihimiz boyunca en çok tatbik edilen bir usul de karı-koca’nın karşılıklı rıza ile ayrılmalarıdır. Boşanma teklifi kadından geldiği gibi erkekten de gelebilir. Buna "muhâla’a" adı verilir. Karı ile koca arasında eski tabir ile "hüsn-i muâşeret" bulunmadığı ve evlilik hayatı çekilmez hale geldiği zaman, Kur’ân’ın tavsiye ettiği "muhâla’a" yoluna başvurulur. Osmanlı Devleti zamanında tutulan Şer’iye Sicilleri tetkik edildiği zaman, evliliğin sona erme hallerinde, bu şekilde ayrılmanın % 60’a varan bir paya sahip olduğunu görüyoruz.

*Boşanmada Mihr ve Nafaka:
Kelam’ı Ekber olan Kur-an-ı Kerimin de Rabbimiz buyurur ki:
-“Dönüşümlü boşanma iki defadır. Şayet aynı kadınla tekrar evlenirse, iyilikle devam eder; ya etmezse, güzellikle ayrılırlar. Boşanmadan sonra, kadınla evlenirken önceden Mihr olarak verdiğiniz düğün hibesini ondan zorla geri alma hakkınız yoktur! Ancak ALLÂH’ın (cc.) uygun gördüğü evlilik hayatlarını karşılıklı devam edemeyeceklerinden endişe ederseniz; Hâkimler kadına verilen nikâh hediyelerini ortaklaşa kocası ile paylaşmasında bir sakınca yoktur. Bunlar sizin için ALLÂH’ın (cc.) koyduğu hükümdür. Sakın! Kim ALLÂH’ın (cc.) koyduğu sınırları aşarsa, işte onlar zalimlerin tâ kendisidir.” (Bakara,229.)
-“Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da kendilerini, onlara dokunmadan boşarsanız, sizin belirleyeceğiniz bir iddet olarak keyfinize göre onları bekletme hakkınız yoktur. O halde, böyle durumlarda onları nafakayla mali yönden gönlünü alın ve kendilerini güzelce serbest bırakın.” (Ahzab,49.)
-“Nikâhtan sonra, henüz birleşmeden ve onlar için belli bir Mihr tayin etmeden kadınları boşamanızda bir sorun yoktur. Ancak evlenip de bir süre sonra ayrıldığınız kadına bir miktar olsun, hediye ile gönüllerini alın! Zengin veya fakir kendi gücü oranında ve örfe uygun şekilde dullara yardım yapmalı. Bu güzel erdemli davranış, herkesin üzerine yükümlü olan bir vazifedir.” (Bakara,236.)
-“Nikâh sonrası, Mihrini anlaşıp, kadına dokunmadan önce, eğer onları boşamışsanız, anlaştığınız mihrin yarısı onların hakkıdır. Ancak kadınlar bundan vazgeçerse veyahut nikâhlı karısından ayrı yaşıyorsa erkek, mihrin yarısını veya gönlünden daha fazlasını ona bağışlaya bilir. Ey erkekler! ALLÂH (cc.) için, sizin, onları bağışlamanız, kendi açınızdan daha hayırlıdır. Ve birbirinize karşı evli çiftler anlayışla muamele yapacağınızı unutmayın! Doğrusu ’Bâsir’ olan ALLÂH-u Teâlâ bütün yaptıklarınızı görür.” (Bakara,237.)
-“Şayet hanımınızdan boşanıp, başka bir kadınla nikâhlanmak istediğinizde, önceki hanımına, yüklerle Mihr vermiş olsan dahi, o’ Mihrden en ufak bir şeyi zorla geri almayınız!” (Nisa,20.)
-“Ey Erkekler!  Hanımınız sizden kuvvetli bir teminat Mihr almışken, hanımınızla kaynaşıp karı koca olduktan sonra, verdiğiniz Mihri nasıl alabilirsiniz.” (Nisa,21.)
-“Boşanmış kadınların örfe göre geçimlerini temin için, nafaka vermeli; bu görev takva sahipleri için bir meziyettir.” (Bakara,241.)
-“Boşanan o kadınları, gücünüzün yettiği kadar ikamet ettiğiniz yerin bir bölümünde oturtun. Evleri başlarına dar etmek için kendilerine zarar vermeyin." (Talâk,6).
-“Eli geniş olan genişliğine göre nafaka versin. Mali durumu sınırlı olan da ALLÂH’ın (cc.) kendisine verdiği oranda versin. ALLÂH (cc.) bir kişiye ne vermişse ancak onu teklif eder. ALLAH Teâlâ bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.” (Talak,7.)  
-“Aranıza ölüm gelip de, erkek kadından evvel vefat ederse, dul kalan kadın’a bir yıl yetecek şekilde, iaşe verilmesine vasiyet etsinler! Eğer bir yıl beklemeden kendi istekleri ile başkasına giderse, o’ vakit siz ondan sorumlu değilsiniz! ALLÂH (cc.) her şeyin üzerinde yönetime ’Hâkim’ olan ve her şeyi yerli yerince, ‘Hikmet’-i ile idare yapandır.” (Bakara,240.)
Bazı Hadis-i Şerifler de Resullah (As.) buyurmuş ki:
ALLÂH’ın (cc.) Resulünün hanımlarından ve Müminlerin annesi Hz, Meymune El Kendi (Ra.) anlatıyor,
Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki:
-“Bir kimse, bir kız la ya da, kadınla evlenirken, kızın ya da kadının kabul ettiği Mihri vermeyi söz verdiği halde, kafasında, kadını ya da kızı aldatarak, o’ Mihri vermemek gibi düşüncesi varsa, ve sonra o’ Mihrini ödemeden ölürse, ALLÂH’ın (cc.)  huzuruna zina kar olarak çıkacaktır.” (Tabarani Hadis no.74.)
-“Mihr olarak bir yüzük olsa da kadına verin.” (Deylemi)
-"Mihr bedeli helal bir hediyedir.” (Deylemi)
-"Mihri çok istemeyin; mihri almak fazilet olsaydı Resülullah (A.s) bunu yapardı.” (Tirmizi)
-"Bıraktığı hanımın mihrini vermemek haramdır.” (Hakim)
-"Mihr vermemek için evlenen kıyamette hırsızlarla haşır olur.” (R.Nasihin)

Mihr, başlık parası değildir! Başlık parası: Kadının babası tarafına verilen bir takım yöresel örfe göre dayatılan para vs. alıntılardır. Mihr: Evlenip karı, koca olmuş kadının kocası tarafından kendisine verilen bir takım takı ve mali olarak verilen evlilik hediyelerdir. Kocası eğer verdiği hediye olan Mihri kadına verirken aralarında “ileride şu kadarını geri alırım veya hiç almam” diye aralarında ki ayrıntılı anlaşmaya bağlıdır.

*Evlilik Nafakası’nın gerekli şartları:
1-Resmi ve dini bir nikâhla evlenmiş olmak.
2-Kadının koca evine intikal etmiş olması gerekir.
3-Kocayla beraber olmaktan kaçınan bir kadına kocanın nafaka vermeme hakkı düşer.
4-Kocasının rızası olmadan ücretli bir işte çalışan kadına koca dilerse nafaka ödemez.
5-Nafakayı ödemeyecek durumda olan ( fakir olan) kocanın malları satılıp kadına nafakası ödenir. Malları tükenirse kadın mahkemeye başvurup boşanabilir.
*Evlilik nafakası hakkının düşmesi:
a-Müşterek meskende bulunmaması, kadının kaçırılması, gasp edilmesi, evinden izinsiz ayrılması vb.
b-Kadının kocasına itaatsiz, başına buyruk hayat yaşaması.
c-Evlilik hali ilişki bağların kopuk olması.
ç-Boşanan kadına birkaç yıl temin edebilir; fakat koca, ömrü billâh nafaka vermek zorunda değildir.

* İslâm nizamıyla insan düşüncesinin ürünü olan medeni yasaların içerdiği hukukla çakışan bazı noktaları:

1- İslâm'da boşanma belirli kesin şartlar dâhilin de tek elle vuku bulur. Batıl da ise, şartlar ne olsa da çift tarafın reyi söz konusudur.
2- İslâm'da boşanma hakkını elde tutmaya layık olan prensip olarak erkektir; batıl da ise kadındır.
3- İslâm'da boşama hakkına sahip olacak taraf evlenme esnasına şahitle tespit edilir. Evlilik süresince de karşılıklı rıza sonucu hükmü eş’e devredilebilir. Batıl da ise bu hakkında hüküm verileceği zat, kanun hazırlayan kişiler tarafından zaman önce tespit edilmiş olup hüküm katiyetle değişmez.
4- İslâm'da, boşanmanın vukuundan sonra ‘mahkemeden evvel’ aracılık görevini erkek ve kadının akrabalarından oluşan bir heyet üstlenir. Batıl da ise, bu iş sadece mahkemeye aittir.
5- İslâm'da kadının hakkı, evlilik öncesi mihr, evlilik sonrası da nafakayla garanti altına alınmıştır. Batıl da ise bunlardan yalnızca sonuncusu nafaka mevcuttur.
6- İslâm'da boşanmadan sonra geriye dönüş hakkı iki keredir. Son boşanmadan sonra tahakkuku oldukça zor olan bir şartı var; başkasıyla evli kalma süresi yerine gelmedikçe tekrar aynı eşle birleşme mümkün olmaz. Batıl da ise, tekrar boşan, tekrar evlen eşlerin dönüş hakkı sınırsızdır.

Ve hakeza… Bunlar gibi beşeri kanunların İslam’la çelişen pek çok medeni yasaların sayısız zıt yönleri vardır.

*Karı Koca arasını bulmanın fazileti:
Ebu Hureyre ve İbnu Abbas (Ra.) anlatıyor, ALLÂH’ın (cc.) Resulü, Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
-“Kim bir karı kocanın arasını bulmaya çalışırsa, Hakk’ın yolunda gerçek şehit olan bin şehit sevabını verir, attığı her adım için oruç ve namazla dolu bir yıllık ibadet sevabı yazacaktır.” dedi. (Metealibul âliye Hadis no.2480.)

Ebu Hureyre ve İbni Abbas (Ra.) anlatıyor, ALLÂH’ın (cc.) Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
-“Her kim bir Mümin, karı, kocayı barıştırıp da yuvalarının dağılmamasın gayret ederse, ALLÂH’ın (cc.) yolunda canını feda etmiş bin Şehidin mükâfatı kadar mükâfata nail olur ve bu uğurda attığı her adıma karşılık, oruç ve namaz ile geçen bir yıllık mükâfat ecir kazanacaktır.” dedi. (Metealibul Aliye Hadis no.1499.)
Şüphesiz ki, ALLÂH(cc.) ve Resulü ‘Sallallahu Aleyhi ve Sellem’ en doğrusunu bilir.

***
Müslüman toplumun millî ve manevî değerlerinde ki evliliğin kutsal saydığı yüce kurumu temelinden parçalanıp dağılmasına yol açan boşanmaların birtakım sebepleri özgürlük adı altında bencillik, saygısızlık ve sorumsuzluk yer alırken, büyüklerin hayat tecrübelerinden ‘ilk üç beş yıl yanlarında kalarak’ yeni neslin istifade etmemesi ve manevi terbiyenin eksikliği önemli baş unsurlardır.

Fantezi özentiden kaynaklanan ekonomik sorunların getirdiği aile içi şiddet ve dünya görüşünde ki farklı fikir uyuşmazlık bozukluğu da boşanmalara neden olan önemli problemlerdir. Adeta bir fırtına şiddeti ile boşanmaları körükleyen sanal iletişim araçları bağımlılık yaparak yanlış amaçlar için kullanılması da çok ciddi bir sorundur. Dış kaynaklı Medya basının aile konusunda kültürümüze ait olmayan yayın programların da ki gayri meşru yaşantıları Müslüman halkımıza modern bir medeniyetmiş gibi gösterilerek boşanmaları tetikleyen toplumda ki önemli etkenlerdendir. Medeni Türk kanunları, Müslüman Anadolu halkımızın inanç değerlerini göz ardı edilerek suiistimal edildi. Milletimizin örfüne uymayan yabancı kültürlerin dayatmaca birçok yasaları ile halkımızın “nikâhta keramet var” anlayışını ortadan kaldıran ve İslami ölçülere uymayan eşlerin evlilik hayatları birbirinden koparak aile bağları basit bahanelerle birkaç çırpı da boşanmasına zemin hazırlayarak yuvaların dağılmasına fırsat imkânı hazırlamıştır. Bundan evvelki zamanda, çok değil kırk elli yıl öncesi aile bağı ile günümüzdeki aile bağlar bir kıyaslanamaz; o’ devirlerde bu günkü kadar evli çiftlerin boşandığı hukuken görülmemiştir. Atalarımızın zamanında evli olanların çiftlerin (zina hariç) boşanmak gibi ciddi sorunları olursa, onların aralarını sulh etmek için büyük gayret sarf ederek iki tarafın ileri gelen hatırı sayılır aile büyükleri bir araya gelerek yuvalarının bozulmasına mahal vermezlerdi.

Şimdi, hangi dünya ülkesinin içindeki toplumu oluşturan kaç aileler karı kocası ile hiç ayrılmadan bir ömür boyu birlikte evlilik hayatlarını devam ettiriyorlar? Her geçen yıllar ülkemizde yeni veya otuz, kırk senelik evli karı kocaların dahi boşandığını gün geçmiyor ki yakın çevremizden ve basından hepimiz duymuyor değiliz. İstenmeyen yaşanılan olayların çoğu sonucu, ya hastaneye, ya mahpushaneye ya da mezara varıyor!

-Rabbimiz, kimsenin yuvasını dağıtmasın; herkese geçim sabrıyla kolaylığını versin. Mevla’m, herkesi ailesi ile birlikte bir çatı altında ömür boyu huzur dolu sağlık içinde hayat sürdürmeyi daim etsin. Âmin…

Müellifi: Aydın Suyak