24 Aralık 2021 Cuma

SARI KIZ DESTANI

 


 
 

      "Sarıkız", Çanakkale iline bağlı Ayvacığın bir köyünde ailesi ile birlikte yaşarken,küçük yaşta annesini kaybeder ve babasıyla yaşamaya başlar. Babası da sarıkıza der ki: “Sarıkızım benim, biliyorsun anneni çok severdim, burada benim için çok hatırası var,oyüzden anneni burada unutmam çok zor oluyor.Gel buradan göçelim" der. Ve sonra da Kazdağlarının eteğindeki Güre köyünün yakınlarında bulunan  Kavurmacılar köyüne gelerek oraya yerleşirler. Burada çobanlık yaparak geçimlerini temin ederler. Kısa bir müddet içinde köyde çok sevilirler. Köyün yaşlıları, gençleri sarıkızın babasına akıl danışırlar. Köylüler sarıkızın babasının ermiş olduğunu düşünürler. Aradan yıllar geçer. Sarıkız serpilir, büyür ve çok güzel bir kız olur. Babası da yaşlanır. Aklında hep hacca gitme fikri vardır. Hacca gidebilmek için namazında niyazında sürekli Allah’a yalvarır. Sarıkız babasının bu isteğini yerine getirmesi için onu teşvik eder. Babasına artık büyüdüğünü, kendisine bakabileceğini, artık daha fazla yaşlanmadan hacca gitmesi iyi olacağını  söyler. Babası da kızını komşusuna emanet eder, ve o sene hacca gider. Fakat, o zamanlar hacca gitmek şimdiki gibi uçakla, iki saatte değil, belki üç-dört ay, belki de daha fazla, yaya olarak  gidiliyor.
         Sarıkızın babası hacca gittikten sonra, köyün bütün delikanlıları, Sarıkıza talip olurlar. Ailelerine onu istetirler, fakat, Sarıkız hiçbirine yüz vermez. Onlarda  bu duruma çok kızıp, dedikodu yayarak Sarıkıza iftira ederek ondan intikam almak isterler...
          Sarıkızın babası hacdan dönünce kimse yüzüne bakmaz, selamını almazlar. Sarıkızı teslim ettiği komşusuna bunun sebebini sorduğunda, Sarıkızın kötü yola düştüğünü söyler. Sarıkızın babası çok üzülür, günlerce düşünür. Adet olan hac hayrını da yapamaz. Ozamanın adetlerine göre, köyde yaşayabilmesi için namusunu temizlemesi gerekmektedir. Fakat çok sevdiği kızını öldürmeye de kıyamaz. Sonra ne yapacağına karar verir.  Yanına aldığı birkaç kazla, kızını, kazdağının zirvesine götürüp oraya bırakır. Orada yabani hayvanlara yem olacağını düşünür.
          Aradan birkaç yıl geçer. Bayramiç tarafından gelen yolcuların dağda yollarını kaybettiklerinde, darda kaldıklarında, kendilerine sarı bir kızın yardım ettiğini, yol gösterdiğini, söylerler. Kazlarının olduğunu söylerler. Hatta bu kazların bir gün Bayramiç ovasına inerek, çiftçilerin mahsülüne zarar verdiğini, köylülerin de bu durumu sarıkıza söylemeleri üzerine, Sarıkızın eteğine doldurduğu taşları saçarak, bir avlu oluşturduğunu, kazlarında artık aşağılara inmediğini söylerler... (Kaz avlusu diye anılan bu alanın duvar kalıntıları günümüzde hala varlığını korumaktadır.Yolunuz o tarafa düşerse siz de görebilirsiniz.)
            Bütün bu hikayeleri dinleyen baba, bunun Sarıkız olabileceğini düşünür. Ve bir gün dağın yolunu tutar, zirveye vardığında, duvarlarla çevrili kazların bulunduğu bir alanla karşılaşır. Kızını bugün "sarıkız tepe" diye anılan yerde bulur. Sarıkız, babasını gördüğüne çok sevinir. Ona saygı ve  hürmette kusur etmez. Babası, namaz vakti geldiğinde, namaz kılmak için abdest almak ister. Sarıkız, abdest alması için babasının eline su döker. Babası bu suyun tuzlu olduğunu söyler. Sarıkız da, aceleden yanlışlıkla denizden aldığını söyler ve testisini vadilere doğru uzatır. Yeni doldurduğu suyu babasının eline döker. Babası buz gibi tatlı suyu tadınca, kızının erdiğini,bir evliya olduğunu anlar. O sırada siyah kara bir bulut gökyüzünü kaplar ve  Sarıkız o anda kaybolur. Babası kızının erdiğine, sırrı da açığa çıktığı için kaybolduğuna kanaat getirir. Kızına iftira edildiğini anlar ve o köye ve köylülere beddua eder.
            Bugün artık, Kavurmacılar köyünde yaşayan hiç  kimse kalmamış, muhtar da, köy mührünü, köyde yaşayan kimse kalmadığı için, Kaymakamlığa teslim etmiş ve köyün adı kütükten silinmiştir.
            Sarıkızın babası, üzüntü ile tepelerde dolaşırken, bugün "Baba tepe" denilen yerde ölür. Yöre halkı Sarıkıza ve babasına dağın yassı taşlarını üst üste koyarak mezar yaparlar. Sarıkızın mezarının olduğu tepeye "Sarıkız tepe", Babasının bulunduğu tepeye "Baba tepe" derler. Yöre halkı her yıl ağustos ayında Sarıkızı ve babasını anmak için buralara çıkarlar. (Alıntı)