13 Aralık 2021 Pazartesi

Kur’an-ı Kerim de nafaka bahsi

*Bismillâhirrahmanirrahıyim:

Esirgeyip bağışlayan Rahim ve Rahman olan tek ALLÂH’ın(c.c) ismiyle...   

*Ailenin geçim nafakasından birince derece Baba sorumludur:

-Bakara süresi: Âyet 233. Ve anneler, emzirme müddetin ikinci yıl’ı tamamlamak istiyorlarsa eğer, iki yıl kadar daha çocuklarını emzire bilirler. Bu zaman içerisinde çocuk ve annesinin her türlü geçim nafakasını uygun biçimde temin etmek, çocuğun babasına düşer. Ve hiç kimse de, mali gücünün yetmeyeceği fazla masrafla nafaka üslenmeye zorlanamaz! Çocuğundan dolayı ne anneye, ne de babaya haksızlık edilmesin! Çocuğun babası öldüğü takdirde, mirasçı olanlara da aynen bu yükümlülükler geçerlidir. Eğer Anne ve Baba her ikisi de anne ile çocuğun birbirlerinden ‘zorunlu nedenle’ ayrılmasına veya çocuğun memeden ayrılmasına, karşılıklı gönül rızası ile anlaşarak karar verirlerse, bundan dolayı kendilerine bir vebal sorunu yoktur. Ve ALLÂH’a(cc.) karşı itaatkâr ‘takva’ sahibi olun. ‘Bâsir’ olan ÂLLÂH-u Teâlâ sizin ne yapmaya çalıştığınızı ayan açık çok iyi fark edendir!

-Nisa süresi: Âyet 34. Bir ailenin reisi kocadır; çünkü ALLÂH,(cc.) erkekleri fıtraten kadınlardan her türlü zorluğun üstesinden gelebilme gücüne sahiptirler. Kocalar aile içinde mali sorumluluğu üzerinde olan yöneticilik hakkına sahiptir.  İdeal kadınlar: ALLÂH’a(cc.) itaatli olan ve kocaları onların her türlü haklarını nasıl korursa, yokluğunda kocalarının hakkını koruyup gözeten kadınlardır. Asilikle dikleşen itaatsiz kadınlara gelince: Onlara önce iyi nasihat edin, vazgeçmezlerse yataklarını ayırın, bununla da uslanmazsa kaba şiddet göstermeden sıkıştırın. Şayet sizlere itaat ederlerse, tatsızlık çıkaracak sorun yaratmayın. Unutmayın ki, her şeyi görüp gözeten en büyük ALLÂH-u Teâlâ vardır!

 

*Boşanan kadına nafaka tabi hakkı:

-Bakara süresi: Âyet. 236 Nikâhtan sonra, henüz birleşmeden ve onlar için belli bir Mihr tayin etmeden kadınları boşamanızda bir sorun yoktur. Ancak evlenip de bir süre sonra ayrıldığınız kadına bir miktar olsun, mali olarak gönüllerini alın! Zengin veya fakir kendi gücü oranında ve örfe uygun şekilde dul kadınlara nafaka yardımı yapmalı. Bu güzel erdemli davranış, herkesin üzerine yükümlü olan bir vazifedir.

 

-Bakara süresi: Âyet 240. Aranıza ölüm gelip de, Erkek kadından evvel vefat ederse, Dul kalan Kadın’a kocası bir yıl yetecek şekilde, iaşe nafaka verilmesine vasiyet etsinler! Eğer bir yıl beklemeden kadın kendi isteği ile başkasına giderse, O’ zaman siz ondan sorumlu değilsiniz! ALLÂH(cc.) her şeyin üzerinde yönetime ’Hâkim’ olan ve her şeyi yerli yerince, ‘Hikmet’-i ile idare yapandır.

-Bakara süresi: Ayet 241. Boşanmış kadınların örfe göre geçimlerini temin için, nafaka vermeli; bu görev inancını bilinçli yaşayan takva sahibi olmanın bir meziyetidir.

* Eski eş’e nafakasında ana ölçüsü:

-Talak suresi: Âyet 7. İmkânları geniş olanların yükümlü olduklarına gücü nispetinde nafaka yardımı etsin. Hali vakti sınırlı olanlarda, kendilerine göre sorumlu olduklarına yardım etsin. Cenabı ÂLLÂH hiçbir kimseye gücünün üstünde bir yükümlülük tutmaz. Öyle ki, ALLÂH(cc.) her zorluğa karşı bir kolaylık gösterir.

 

*Annesi dul çocuğun nafakası:

-Talak suresi: Âyet 6. Ayrıldığınız hanım, ‘gidecek başka bir yeri olmazda’ size ait olan başka bir evde kalmak isterse, sığındığı eve de ona huzursuzluk vermeden oturmasına izin verin. Eğer kadın hamile ise, sizin çocuğunuzu doğurana kadar dinen bekleme süresi müddetince tüm mali ihtiyaçlarından siz sorumlusunuz.  Bu dönemde eğer birbirinizle anlaşıp tekrar uzlaşmanız sizler için vicdanen ve hem dini örfe, adet’e daha uygundur. Eğer ki doğan çocuğunuza kadın bakamaz da, çocuk başkasında barınıp kalması zorunlu olursa, çocuğun sağlıklı gelişmesi için bir sakınca yoktur. Şayet bekleme süresi bitip hanımınızla artık ayrıldıktan sonra, ‘başka biriyle evlenmez ise’ doğan çocuğunuz reşit çağına kadar mali gücünüz nispetinde çocuğunuza elinizden geldiği kadar yardım edin.

 

*Nafakanın süresindeki sınır:

-Bakara süresi: Âyet 228. Boşanmış kadınlar, evlenmeksizin üç hayız âdet süresi (yüz gün) beklesinler. Eğer ALLÂH’a(cc.) ve âhret gününe inanıyorsa, rahimlerinde ALLÂH’ın(cc.) yarattığı hayız ve hamilelikle ilgili ‘yani hamile kalıp kalmadığını’ saklamaları onlara doğru olmaz! Eğer kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almaya başkalarından daha lâyıktır. Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakkı olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde meşru hakları vardır. Fakat erkeklerin kadınlar üzerindeki mesuliyet hakkı, bir derece daha fazladır. ALLÂH’ın(cc.) gücü her şeyden üstündür; verdiği hükümler de hikmet vardır.

 

-Bakara süresi: Âyet 234. İçinizden kocası ölen kadınların yeniden başkası ile evlene bilmeleri için, dört ay on gün beklemesi lazım. Bu müddeti geçirdikten sonra, meşru olarak şerri kurallar içinde, istediği başka birilerine varabilirler.  Artık bekleme süresi dolan yüz günün bitiminden sonrasına sizler ayrıldığınız eski eşinizden artık sorumlu değilsiniz; kim ne yaparsa, ‘Hâbir’ olan ÂLLÂH-u Teâlâ hepsinden haberdardır.

 

*Aile ve toplumda sosyal yardımlaşmanın önemi:

-Bakara süresi: Âyet 215. Sana sadaka olarak kime ne vereceklerini soruyorlar, de ki: “Hayırdan infak edeceğiniz yardım; anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, mülteci ve gurbet yolcularına hayır olarak yaptığınız iyilikleri, ALLÂH-u Teâlâ, şüphesiz ‘Âlim’ gerekeni en iyi bilendir.

-İsra süresi: Âyet 28. Sizden yardım beklentisi olup uzak yakın her kim muhtaç olursa, şayet olanlar için kendilerine verecek elinizden bir şey gelmez ise, onların gönlünü alacak güzel temenniden hoş sözler söyleyin!

-Tevbe süresi: Âyet 121. Ve onlar, ALLÂH(cc.) yolunda bedensel ve maddesel az veya çok hizmet amaçlı kat ettiği kısa veya uzun mesafeyle karşılaştığı her zorluğun karşılığı kesinlikle hesaplarına yazılır. Ve öyle ki, yaptıklarınızı ALLÂH-hu Teâlâ en güzel biçimde mükâfatlandıracak.

-Bakara süresi: Âyet 242. ALLÂH-u Teâlâ, işte size âyetlerini böyle açıklarken umulur ki; akıllıca düşünerek sorumluluk bilincinde ki hakikati anlarsınız.

 Şüphesiz en doğrusunu bilip söyleyen yüce ALLÂH’ tır.(cc.)

(Hazırlayıp düzenleyen Aydın Suyak)

 

 

 

 

Kur’an da Miras Hukuku:

* Aileye miras Vasiyeti

*Bismillâhirrahmanirrahıyim:

Esirgeyip bağışlayan Rahim ve Rahman olan tek ALLÂH’ın(c.c) ismiyle...   

Bakara Süresi:

-Âyet 180. Sizden biriniz ölmeden evvel, kendisinden sonrakilere hayırlı bir miras bırakacaksa, eğer anasına, babasına ve yakınlarına âdete uygun olarak vasiyet etmeli. Bu iş, hak geçmesinden korkan takva sahipleri için farz olarak yerine getirilmesi gereken insani bir görevdir.

-Âyet 181. Vasiyeti kim duyar ve daha sonra onu değiştirirse, artık onun vebali haberi olup da yapmayana aittir! ALLÂH,(cc.) konuların gerçek içerikliğini şüphesiz  ‘Semi’ en net işiten ve ‘Âlim’ kusursuz tam bilendir.

-Âyet 182. Vasiyet eden bir karşı tarafın başkasından çekinerek kasıtlı veya yanlışlık la, haksız bir paylaşım yapacağını sezen birisi olaya karışıp hatalı durumu düzeltirse, vebal altında kalınmamış olur. Kuşkusuz ALLÂH(cc.) ‘Gâfûr’ çok bağışlayıcı, ‘Rahim’ çok esirgeyendir.

-Âyet 240. Aranıza ölüm gelip de, Erkek kadından evvel vefat ederse, Dul kalan Kadın’a kocası bir yıl yetecek şekilde, iaşe verilmesine vasiyet etsinler! Eğer kadın bir yıl beklemeden kendi isteği ile başkasına giderse, O’ zaman siz ondan sorumlu değilsiniz! ALLÂH(cc.) her şeyin üzerinde yönetime ’Hâkim’ olan ve her şeyi yerli yerince, ‘Hikmet’-i ile olması gerektiği gibi yapandır.

-Ayet 241. Boşanmış kadınların örfe göre geçimlerini temin için, kendisinin mali durumuna göre nafakasını vermeli; bu görev takva sahipleri için bir meziyettir.

-Âyet 242. ALLÂH-u Teâlâ, işte size âyetlerini böyle açıklarken umulur ki; akıllıca düşünerek hakikati anlayasınız!

*Miras fertlerin doğal hakkıdır:

Nisa Süresi:

-Âyet 7. Erkekler için anne ile babanın ve yakın akrabanın bıraktığı mirastan bir hisse vardır. Kadınlar için de anne ile babanın ve yakın akrabanın bıraktığı mirastan onlarında usule uygun hisse payları vardır. Yakınlarından miras kalan az, çok paylaşılan hisseler ne ise, bu karar sizler için farz olmuştur.

-Âyet 33. Anne, baba ve akrabanın bıraktığı malları aile yakınlarına mirasçı eyledik. Birde kendileri ile sözleşme yapıp vaat ettiğiniz kişilerin hisselerini veriniz. Mutlaka kim ne yaparsa ALLÂH,(cc.) her şeyi alenen görüp bilen şahittir!

*Yetimlerin Hakkı:

Nisa Süresi:

-Âyet 2. Yetimlerin hakkını gözetip verin! İyilerini alıp, beğenmediğiniz kötü paylar ile onları değiştirmeyin! Helal mallarınızı haram’a çevirip yemeyin; çünkü bir kötü bir büyük günahtır!

-Âyet 6. Öksüzler büyüyünce, kendi başlarının çaresine bakacak olgunluğa geldiklerini anladığınız da, onların mal varlıklarını kendilerine teslim edin! Onlar büyüdükten sonra, “bu malları benim elimden alırlar” diye, öksüzlerin malını yemeyin! Şayet zengin olan ebe beyin, onların mallarına tenezzül etmesin. Fakir olanlarda, ihtiyacı kadar israf etmeden geçimlerinde harcasın! Mallarını geri vereceğiniz zaman, yanlarında şahitler bulundurarak onlara geri iade edin. Hesap sorucu olarak ALLÂH-u Teâlâ herkese yeter!

-Âyet 8. Eğer miras bölüşümü sırasında, hak sahibi olmayan fakir akrabalar ve diğer yetim, yoksullar yanınızda hazır bulunursa, onlara da bir miktar verin ve onlarında az, çok gönüllerini razı edecek hoş sözler söyleyin!

-Âyet 9. Mirasçılar kendilerini onların yerine koysunlar nasıl ki, kendiler vefat edince, arkalarında kimsesiz bakıma muhtaç eş ve çocuklar bıraktıkların da onlar için endişe duyacaklarsa, sizde öylesine vicdanen dürüst davranın ALLÂH,(cc.) korkun ve onlara yalanlar söyleyip kandırmayın!

-Âyet 10. Yetimlerin mallarını haksız biçimde kendine mal edip yiyenler şüphesiz onlar aslında, karınlarına ateş dolduruyorlar! Sonra da onlar alevi dehşetli korkunç bir ateşle Cehenneme gireceklerdir.

İsrâ süresi:

-Âyet 34. Öksüz yetimlere ait mali ne hakları varsa, kendi zimmetinize geçirip de gasp etmeyin. Ancak ergenlik çağını tamamlayana kadar çoğaltıp korumak amaçlı değerlendire bilirsiniz. Bir de, kime ne söz vermişseniz onu mutlaka yerine getirin; çünkü hesap günü kesinlikle sizden vebali mutlaka sorulacak!

*Mirasta Aile etrafının hak sahibi olması:

Nisa Süresi:

-Âyet 33. Anne, baba ve akrabanın bıraktığı malları en yakınlarına mirasçı eyledik. Birde kendileri ile sözleşme yapıp vaat ettiğiniz kişilerin hisselerini veriniz. Mutlaka kim ne yaparsa ALLÂH,(cc.) her şeyi alenen görüp bilen şahittir!

-Âyet 11. ALLÂH,(cc.) çocuklarınız hakkında size şunu emrediyor:

A.“Erkek çocuğa iki Kız hissesi vardır.

B. Çocukların hepsi kız ise ve ikiden daha çok ise, mirasın üçte ikisi o’ vakit kızlarındır.

C. Sadece bir Kız çocuk ise, mirasın Babasıyla eşit olarak yarısı kız çocuğuna aittir.

D. Erkek çocuk, kendisiyle birlikte başka bir mirasçı yoksa mirasın tamamını alır. Fakat başka mirasçılar da varsa, onlar haklarını aldıktan sonra kalanı alır.   

-Ölenin Anne ve Babasına gelince:

A. Eğer ölenin kız veya erkek çocuğu yahut çocukları varsa, bıraktığı mirastan, anne ve babasından her biri altıda bir pay alır.

B. Eğer ölenin oğlu veya ondan oğlan torun yoksa Baba kendi payına düşenle geri arta kalan mirasın tümünü alır.

C. Ölenin annesi, babası ve eşi varsa, anne eşten artanın üçte birini, baba ise geriye kalanı alır.

Ç. Ölenin hiç çocuğu yoksa ve annesi ile babası onun tek mirasçısı iseler, annesine üçte bir pay düşer. Kalan üçte ikiyi de babasına kalır.

D. Ölenin çocuğu olmayıp birden fazla Teyze, Hala kız veya Dayı, Amca erkek kardeşleri varsa, büyük babası olsun olmasın, evladın annesine yine altıda bir pay düşer. Çünkü iki kardeşin varlığı, annenin payını yarıya düşürür. Bu durumda, eğer Baba varsa, kalanı alır. Çünkü kardeşler, her ne kadar annenin payını yarıya düşürüyorlarsa da, ölenin babası varken kardeşlere miras düşmez. Nitekim ölenin kardeşleri,  ölenin kendi çocuğu yani yeğenleri varken onlar mirastan pay alamazlar.

E. Ölenin çocuğu olmayıp yani çocuğa göre, bir tek erkek kardeşi (Dayı) veya kız kardeşi (teyze) olsaydı, anne yine üçte bir pay alacaktı. Bütün bu hükümler, ölenin yapmış olduğu vasiyetin yerine getirilmesinden veya varsa borçlarının ödenmesinden sonra uygulanır. Önce borçlar ödenir, sonra vasiyet yerine getirilir ve en son miras paylaştırılır.

Anne ve babalar, ileriki zaman da evlâtlarınızdan hangisinin size daha faydalı veya hayırsız olacağını siz bilemezsiniz; O’ konuda ailenizden birilerini paydan kollamaya çalışmayın! İşte bu şekil mirastan hisse dağılımı hiç kuşkusuz olarak ALLÂH,(cc.) size kararını tartışmasız ve kesin farz olarak bildirilmiştir! ALLÂH(cc.) ise, her şeyi gereğince bilir ve her şeyi usulünce yerli yerin de hikmetle yapandır.

*Eşlerin birbirinden alacakları miras:

Nisa Süresi:

-Âyet 12. Ey erkekler! Ölüp de geriye miras bırakan hanımlarınızın miras payı:

A. Kız veya erkek hiçbir çocuğu yoksa bıraktığı malın yarısı sizindir. Kalan yarısı, diğer mirasçıların yakınlık derecesine göre payları dağıtılır.

B. Eğer hanımınızın bir veya birden çok çocuğu varsa, Baba olarak dörtte biri sizindir. Kalan dörtte üç’ü ise, diğer mirasçılara yakınlık payları oranında dağıtılır. Örneğin ölen kadının kız çocuklarına ikili, birli. Erkek çocuklardan oğlan olan torunları yoksa babaya kalır. Büyük baba yoksa dedenin, Dede yoksa Hala ve Teyzenin erkek çocuklarınındır. Ölenin hiçbir mirasçısı bulunmazsa, miras devlete kalır.  Bu hükümde ki paylaşım, hanımlar infak için vasiyeti varsa ve borçlarından sonra arta kalanı da mirastaki sıralamada uygun olanlara verilir.

* Şayet erkek ölürde hanımına miras bırakırsa:

A. İster kız, ister erkek olsun, hiçbir çocuğunuz yoksa bıraktığınız mirasın dörtte bir hanımınıza kalır.

B. Ancak bir veya daha fazla çocuğunuz varsa, hanımınız mirasın sadece sekizde birini alır. Geri kalan sıralamada diğer mirasçılar arasında paylaşılır. Bu hüküm de hayır vasiyeti ve borçları verildikten sonra arta kalan ne ise öyle dağıtılır.

* Ana bir üvey kardeşlerin paylaşımı:

Ölenin babası veya kendi çocuklarından erkek ve kızı olsun, en az bir çocuğu varsa, ölen kişinin kardeşleri yani yeğenleri varken onlar miras alamaz!

-Fakat miras bırakan, erkek ve kadın bunların hiç çocukları olmamışsa;

A. Eğer ölenin ana bir; fakat baba ayrı, erkek ve kız kardeşleri varsa, bunların yani erkek veya kız kardeşi varsa her birine altıda bir hisse düşer.   

B. Üvey kardeşler ikinin üzerinde iseler, mirasın üçte birini erkek ve kız ayırt etmeksizin, aralarında eşit paylaşılır.

İşte bütün bu miras taksim usulü ALLÂH,(cc.) tan size uyulması kesin olan birer tavsiyedir! ALLÂH,(cc.)  ise, ‘Âlim’ şaşılıp tartışılmaya mahal olmadan hakkıyla bilendir, ‘Halim’ faydalı olmak için yumuşak tarzda davranmayı seven; fakat ceza vereceğine de hiç acele etmeyendir.

*Baba ve çocuğu olmayan birinin miras hükmü:

Nisa Süresi:

-176 Âyet. Ey Peygamber!(As.) senden miras konusunda biraz daha açıklama istiyorlar. De ki: “ Babası ve çocuğu olmayan biri ölürse;

A. Tek bir kız kardeşi varsa, kız kardeş mirasın yarısını alır.

B. Kız kardeş çocuk bırakmadan ölür ise, tek varis olan erkek kardeş mirasın tamamını alır.

C. Eğer ölen kişinin iki veya daha fazla kız kardeşi varsa, onlar mirasın üçte ikisini paylaşır.

Ç. Eğer mirasçılar erkek ve kız kardeşlerden oluşursa, o zaman bir erkek iki kızın alacağı payı oğlana iki, kız’a bir olacak şekilde mirası aralarında paylaşırlar.

Şaşırıp ta aranız da ihtilafa düşmeyin diye, ALLÂH-u Telâ sizlere böyle fetva veriyor! ALLÂH,(cc.) sizlerin için her şey’in en uygun olan iyisini biliyor.”

*Cenabı ÂLLÂH ‘ın koyduğu hükümlerin önemi:

-Âyet 13. İşte sizler için bunlar ALLÂH’ın(cc.) çizdiği sınırlardır. Kim ALLÂH(cc.) ve Resul’ü(As.) itaat ederse, onu, sonsuza kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. İşte asıl büyük başarıya ulaşıp bahtiyar olan bunlardır.

-Âyet 32. ALLÂH’ın(cc.) sizin bazılarınıza verdiği maddi ve manevi üstün özelikleri çekemezlik yapmayın! Kadın veya Erkek herkesin kendine göre ayrı nasipleri vardır. ALLÂH’ın(cc.) geniş lütfünden sizlerde çalışıp hayırlısını isteyiniz; mutlaka ALLÂH,(cc.) her şeyi yerli yerince en iyi bilendir.

-Âyet 14. Her kim ALLÂH’ a(cc.) ve elçisine isyanla koyduğu hükmü çiğneyip haddi aşarsa, onların daima ateşten azap içinde Cehennem de kalacak kötü ezici bir yerleri vardır!

(Hazırlayıp düzenleyen: Aydın Suyak)