16 Şubat 2018 Cuma

İslam da Evlilik


Esirgeyip bağışlayan Rahim ve Rahman ALLÂH (c.c) ismiyle…

*Evlenmek:
-Karı-koca arasında birlikte yaşamaya ve karşılıklı yardımlaşmaya da imkân veren ve eşlerin kendilerini karşılıklı hak ve sorumluluklarını yükleyen bir sözleşmedir.
Eşlerin evlenme süreciyle oluşan, toplum çekirdeğini oluşturan aile soyundan büyümesiyle gelişerek dünya coğrafyasına yayılan ve çeşitli nesillerin devamıyla kendine öz kültürlerine dayalı milletler topluluğu meydana gelir.
 Müslüman milletimizin gelişiminde temel yapısı olan, Dini İslam’ın örfi kaidelerine göre evlenmenin belirli şartlara uygun olanları evlenip iyi bir Aile yuvası kurmamızı maddi ve manevi hayatın, bireyselden toplumsal yaşantıya kadar uzanan süreçte büyük bir ahenk sağlayıp herkese huzur ortamı getireceğine, rabbimiz Kur’an-ı keriminde önemle işaret ederek emir buyurmuştur. Her varlığın içgüdüsel olarak “fıtratına uygun” bir görev vermiştir. Başıboş özgürlük ideolojisiyle sorumsuz yaşantıyı aklıselim olan insanlara asla önermemiştir. Dinimiz hayatın her alanında düzenli olmamızı ve toplumun temeli olan ailelerin evlilik yaşantımızda aşırıya giderek sapkınlığa varan hiçbir davranışı hoş görmemiştir. Yüce yaratıcı bizlere neyin faydalı, nelerin zararlı olabileceğini Kur’an reçetesinde mübarek elçisi ile yol göstermiştir. Dünya hayatının devamı için, her cins kendi eşleri ile neslini çoğaltma çabası vermiştir. İslam’ın öngördüğü kutsal bir bağ olan evlilik, aile kurumunu oluşturan, karı-koca arasındaki hayatı zorlukta ve sevinçte birlikte paylaşmanın adıdır.
Doğanın egemeni ve en mükemmel varlığı olan insanoğluna, kendilerine uygun ölçülerde evlenmemizi gerektiğini ALLÂH –u Zül Celal önemle buyurmuştur.

*Evlenmenin önemi:
-“Gerçekten senden önce de peygamberler (As.) gönderdik ve onlarında çocuklu aileleri oldu. (Rad, 38.)
-“Ve öyle ki onun ayetlerinde, kendileri ile huzur bulasınız diye sizin cinsinizden eşler yaratması ve aranızda sevgi, hoş görü muhabbetle merhamet var etmesi, ALLÂH’ın (cc.) varlığında ki kudretin ispatıdır. Şüphesiz bunda düşünen kimseler için ibretler vardır.”(Rum Süresi Ayet 21.)
-“Sizden bekâr, emrinizin altında hizmetli namusuna dürüst, temiz olanlara öncü olup evlendirin. Eğer evlenecek gençler fakir ise, ALLÂH (cc.) kendi lütfünden onların dar olan geçimlerine imkânlar sağlayarak kolaylık verir. ALLÂH (cc.) her zorluğa karşı genişlik veren ve o’ her şeyin en iyisini bilendir.” (Nur süresi, âyet 3.)
-“Bekâr, evlenecek durumda olan kadın ve erkek hizmetçilerinizi evlendiriniz; eğer yoksul iseler, ALLÂH (cc.) onları kendi lütfünden kolay bir geçim sağlayacaktır. ALLÂH (cc.) cömerttir, her şeyin iyisini bilir. (Nur 32.)
-“Bugün sizlere iyi ve faydalı temiz olanlar helâl öngörüldü. Gayri Müslimlerin helâl nitelikle hazırladıkları gıdalar sizlerin yemenize müsaade edildi. Onlarında sizlerden yemelerine izin verildi. Sizlerle evlenmeye müsait olan kadınların mihrlerini verin. Ve namusuyla durmayıp başkasıyla gizli metreslik zina hayatı yaşamamak şartı ile Müslüman veya Müslüman olmayan iffetli kadınla helâlinden evlenmeniz mahrem dışındakiler sizlere serbest edildi. Kim bizlerin emrine muhalif olursa, hayatta yapmış olduğu tüm amelleri ahrette boşa çıkıp ziyana uğrayanlardan olur! (Maide Âyet 5.)
-“Onlar sizin için, birbirinize örtüşerek tamamlayan bir parça gibisiniz, ALLÂH (cc.) sizin nefislerinize mağlup olacağınızı bilerek affetti. Eşlerinize sevgiyle yaklaşın ve ALLÂH’ın (cc.) sizin için takdir edilen helal yönde yararlanın.” (Bakara süresi Âyet 187.)
Öyle ki, bütün Peygamberler (As.) evlenerek içindeki topluma birer örnek olmuşlardır.
 Enbiyalar Sultanı, insanlığın öncüsü (s.a.v.) buyurur ki:
-“Evlenip çoğalın ki; ben Rabbimden diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övünüp bizleri savunacağım.” (Enes (Ra.), Ebu Davud, Nesai)
-“Ey gençler! Evlenmeye hazırsanız evleniniz. Şayet imkân bulamazsanız (nefsinizi ve mali durumunuzu korunmanız için) oruç tutunuz.” (Buhari)
Resulullah (s.a.v)buyurdular ki: Dört şey vardır, bunlar geçmiş peygamberlerin sünnetlerindendir:
Hayâ, koku sürünme, evlenme, misvak kullanma. (Tirmizî, Nikâh 1/1080)    
-“Sizlerin sevimsizi, evlenmeye gücü yetip de, berduş yaşayıp evlenmeyen benim övündüğüm ümmetimden biri değildir!” (Beyhakî ve Taberanî’nin den rivayet,)

Nitekim Anadolu halkı arasında bir deyişi hatırlayalım, “Avrat yok akıl yok; evsiz barksız ipsizin biri!” diyerek böyle kimseleri toplumda değer vermezler.
Her zaman, sorumluluk taşıyan kimseler çevresinde sevilip sayılan şahsiyetlerdir.
Yuva kurmaya hazırlanan kişilerde bazı aranan unsurlar vardır; çünkü çiftler evlenip onlarda arzu ettiği gibi bir aile kuramaya çalışacak. Aile yuvasının kurulmasıyla insanların tek başına yaşaması, eşlerin karşılıklı olarak yalnızlığı yine kendileriyle giderilmiş ve birliktelik sağlanmış olur. Evlilik vesilesiyle eşler huzuru, zor ve sıkıntılı günlerde bir birleriyle karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma fedakârlığını göstererek hayatlarında paylaşmanın kıymetini bilirler. Evlilikte uyum içerisinde geçinerek bir ömür boyu birlikte yaşayacak. Bu nedenle, eş adayı seçerken kendisiyle anlaşabilecek karı, koca olabilecek nitelikte kişi ararlar.

 *Evlilikte ön şartlar:
1.Ergenlik yaşına ulaşmış Kadın ve Erkek.
Şöyle, henüz daha hayatın zorluklarına karşı sorumluklarının bilincinde olacak evlenecek gençler 18. yaşından küçük olmaması gerekir. Fakat fıkıh âlimlerin görüşüne göre Kız 12, Erkek 15, yaş demiş; ama günümüz şartlarına göre kendi, kendilerini idare edebilmeleri için, hayat tecrübesini kazanmış belirli olgun yaşa ulaşması gerekir.
2.Bedeni ve Ruh sağlığı müsait olan.
Yani, karı ve koca fiziksel olarak üzerlerine düşen bir bilerinin her türlü doğal ihtiyaçlarını karşılamaya engel ola bilecek bedensel özrü olmaması gerekir. Ruhsal yönden, deliliğe bağlı bir takım tehlikeli boyut da psikolojik rahatsızlığı olmaması gerekir.
3.Müslümanlığı kabul etmiş ve İslam’ın temel prensiplerini bilen.
Öyle ki, Hocalarımız bu konuda 32, farzı biliyor mu? “say bakayım” diye İslami temel bilgilerini test eder ve ona göre gençlerin evlenmelerine onay verdikten sonra nikâhları kıyılır. Bu uygulama günümüzde genelde artık yapılmıyor! İslami bilgileri olmayan çiftlerin beraberliği dini ölçütlere uymadığından toplumsal ahlaki çöküşe neden olarak aileden, devlete kadar pek çok olumsuz boyutlarda etkileniyoruz!
4.Özgürlüğü hiçbir baskı altında kaybolmamış ve kendi idarisiyle hürriyet hayatı elinde olanlar.
Örneğin, evlenecek şahısların kendi serbest kararlarıyla bir arada evlilikte birleşmelerine mani olacak hukuki ve coğrafi yer konumuyla mesafe engeli olmaması gerekir.

*Evlenecek kişiye birinci derecede yasak haram olanları Cenab-ı Rabbil âlemin mealen şöyle açıklıyor:
1- “Babalarınızın nikâhladığı eski üvey annenizle evlenmeyin; İslam’dan önceki âdetiniz cahiliye döneminde kaldı! Şüphesiz o’ hayâsız iğrenç çirkince bir yoldur!” ( Nisa, Âyet 22.)
2- “Size şunlarla evlenmek haramla yasaklandı: Analarınız, babalarınız, nine ve dedeleriniz, öz Kız, Erkek çocuklarınız ve torunlarınız ve onların eşleri, Bacı ve Erkek kardeşleriniz ve onlarda olma yeğen çocukları, anne veya babadan bir üvey kardeşleriniz. Dede ve babadan yanı aynı soydan gelen dayı, amca, hala ve teyzeleriniz, Sütanneniz ve sütkardeşleriniz. Kayınvalideniz, kayınbabanız, anneleri ile yatıp birleştiğiniz üvey kızlarınız sizlerin onlarla evlenmeniz yasaklandı. Ancak anneleri ile hiç yatmadığınız üvey kızları nikâhınıza almanızda bir sakınca yoktur. İki kız kardeşi birden üzerinize nikâhlamak sizlere haram olundu! İslam olmadan evvelki gelenekleriniz geçmişte kaldı! Öyle ki ALLÂH,(cc.) sizleri çok anlayışla bağışlayan ve suçlarınızı örtüp esirgeyendir.” (Nisa, 23.)
3- “Meşru bir nikâhınız altında olan kadınlar dışındaki ‘mahrem olan’ bütün başka evli kadınlar sizlere haramdır; bu kesin ALLÂH’ın(cc.) farz olan buyruğudur! Ancak savaş esiri ‘cariye’ hizmetli olan kadınlar hariç, iffetini korumak için başka bir kadınlarla evlenmek istediğinizde meşru örflere uygun şekilde ve mihr akdini yaparak helal yoldan evlenmenizde sakınca yoktur. Daha sonra kendisine verdiğiniz hak olan mihr konusunu kendi aranızda anlaşıp geri alıp veya daha çok verebilirsiniz. Öyle ki ALLÂH,(cc.) her şeyin en ideal uygununu bilen hikmet sahibidir.” (Nisa,24.)

*Evlenmesi yakın akraba ‘Kan bağından’ yasak olanlar:
1- Anne veya Nine,
2- Dede veya Baba,
3- Kayın Anne veya kayın Baba,
4- Erkek ve Kız Kardeş veya onların çocukları ‘yeğenler’,
5- Anadan veya babadan bir olan öz üvey kardeş çocukları,
6- Sütkardeşler ve çocukları,
7- Amca, Dayı ve bunların eşleri.
8- Teyze ve torunları,
9- Hala ve torunları bunlarla evlilik yasaktır; çünkü kendisine kan bağı ile soydan ayını birinci derecede bağlantılı yakın olanlardır.

*Evlenmesi erkeğe ‘Kan bağı’ akrabalıkla haram olanlar:
1- Anası
2- Neneleri ve onların Anneleri,
3- Kayın Anası, üvey kızı, üvey Anası ve gelinleri,
4- Kızı, oğlunun ve kızının kızları ‘yeğenler’,
5- Bacısı,
6- Bacısının ve biraderinin kızları,
7- Halası,
8- Teyzesi.
9- Babasının ayrıldığı eşle nikâhlanmak haramdır.

*Erkeğe Sütannelik itibariyle haram olanlar:
1- Sütanası
2- Süt büyük anaları
3- Sütkızı, sütoğlunun ve sütkızının kızları,
4- Süt bacısı
5- Süt bacısının ve süt biraderinin kızları
6- Süt halası
7- Süt teyzesi.

*Erkeğe geçici süreç içinde haramla mani olanlar:
1- Hanımın bacısı,
2- Hanımın halası,
3- Hanımın teyzesi,
4- Hanımın bacısının kızları,
5- Hanımın süt bacısı, süt halası, süt teyzesi, süt bacısının kızları,
6- Müslüman olmayan kâfir kadınlar,
7- Kocasından henüz boşanmamış veya boşandıktan sonra dört ay bekleme süresi geçmemiş kadın.
Bunlar belirli bir takım evliliğe mani olan periyodik aşamaları vardır. Mesela, hanımının vefatı veya boşanmayla ayrılmış olması gerekiyor ve kâfir kadın Müslüman olduktan sonra ancak o’ zaman gerekli olan şartlar yerini bulmuş oluyor.

 *Evlenmenin adet usulü:
-“Böyle (dinen uygun olan) kadınlara, usulen evlenme tekliflerinizi duyurmanızda ve gönlünüzden O’ niyeti geçirmenizde, size bir sakınca yoktur. ALLÂH (cc.) kadınlar hakkında hislerinizi bilir. Amma evlenmek istediğiniz kadınlara, şer’ an meşru olan amaç dışında, onları hileli yanlış işler peşinde olmayın! ALLÂH (cc.) aklınızdan geçen her şeyi bilir! Ve o’na karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Ve bilin ki, ALLÂH (cc.) ’Gafur’ çok bağışlayıcı, ‘Hâlim’ yumuşak anlayışla çok tahammül sahibidir.” (Bakara, 235.)
-“Ey iman edenler! Başka milleten içinize ‘Müslüman’ım’ diye içinize katılan yabancı hanımları testle imtihan edin. Gerçi ALLÂH (cc.) onların amaçlarımı iyi bilir de. Ama siz de, onların Mümin olduklarını anlarsanız, artık onları kâfirlerin içine geri göndermeyin. Bundan böyle Müslüman olan hanımlar kâfir kocalarına, kâfir kocaları da Müslüman hanımlara helal olmazlar. Bununla beraber kocaların yapmış olduğu mihr düğdün masraflarını siz iade ediniz. Kendilerine ‘mihr’ evlilik hediyelerini vererek bu kadınlarla evlenmenizde bir sakınca yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın. Onlara harcadığınız mihr masraflarını, varacakları kâfir kocalarından isteyin. Kâfirler de İslam’a girip sizinle evlenen eşlerine sarf etmiş oldukları mihri sizden geri istesinler. ALLÂH’ın(cc.) hükmü budur; aranızdaki konuyu böyle çözümler. Şüphesiz ALLÂH,(cc.) her şeyin en iyisini bilen ve kararında tam hüküm ve hikmetinde incelik sahibidir.” (Mümtehinne 10.)

Nitekim Resulallah (s.a.v.)’in şöyle dediğini Ebu Hureyre (Ra.) ve Tirmizi’den rivayet edilmektedir:
-“Dini ve ahlakı sizi memnun eden birisi kız istemek üzere size gelirse onu evlendirin. Böyle yapmazsanız yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat olur.”
-“Mümin, müminin kardeşidir. Mümin için, kardeşinin bir işte alış verişi üzerine fiyat kırması helal olmaz. Müminin kardeşinin sözlüsüne evlenme teklifi yapması helal olmaz; meğerki o kardeşin, o kadından kesin vazgeçmiş olsun!” (Rivayet, Ebu Hureyre- Ukbe b. Amir Ra.)
-“Hangi kadın velisinin izni olmaksızın nikâhlanırsa onun nikâhı asılsızdır. Onun nikâhı batıldır. Onun nikâhı geçersizdir.” (Rivayet, Aişe Ra.)
-“Kadın kadına nikâh kıyamaz. Kadın kendi başına şahitsiz evlenemez; ancak zina karlar, kişiler kendi kendine evlenenlerdir.” (Ebu Hureyre Ra.)

*Eş seçimi ve Nikâh:
-“Müslüman olmadıkları sürece ALLÂH’a (cc.) imansız yabancı kadınlarla evlenmeyin. Müslüman olmayan bir kadın sizin çok hoşunuza gitse bile, Müslüman olmuş yanınızda hizmetli çalışan cariye bir kadın sizler için ondan hayırlıdır. İman etmeyen bir erkeğe, Müslüman olan bir kadını nikâhlamayın. ALLÂH’ın (cc.) dini kabul etmeyen erkek çok çekici olsa bile, sizler için sıradan Müslüman başka bir erkek ondan hayırlıdır. İmansızlar sizleri sıkıntıya sokarak cehenneme iteler; fakat ALLÂH(cc.) ise, sizleri bağışlayarak cennetine çağırır. Bu gibilere ayetle açıkça uyarıyoruz ki; akıllı hareket etsinler.” (Bakara,221.)
Evlenilecek bayanda aranan şartları Hz. Peygamber (sav) şöyle sıralıyor:
-“Hanımlar, dört amaçla nikâhlanırlar: Zenginliğinden, güzelliğinden, soyundan ve dininden; fakat siz içlerinden ideal olanı ararsanız bence ahlaklı dindar olanı seçiniz.” (Buhârî, Nikâh 15, Müslim, Radâ 53 Ebû Dâvûd, Nikâh, 2; Nesâî, Nikâh, 13;)
-“Evleneceğiniz eş konusunda seçici davranın; genel olarak ‘aranızda ki faktörler aşırı olmadan’ tarzınıza uyan denginizle evlenin. Gençleri, aralarında fazla yaş farkı olmayan emsalleriyle evlendirin.” (Kaynak: Nesâî, Nikâh, 36; İbn Hanbel, VI, 135.)
– “Ey Cabir, sen bakire ile mi yoksa dul ile mi evlendin? Dedi. Cabir: -Dul ile dedi. Bunun üzerine Resulullah (As.) -Bakire ile evlenseydin ya… Sen onunla oynar, o da seninle oynaşırdı.” buyurdu.
 -‘Sahabe döneminde’ genç bir kız, Peygamberimiz (s.a.s)’in yanına geldi ve “Yâ Resulallah! İstemediğim hâlde babam beni kardeşinin oğlu ile evlendirmeyi düşünüyor.” diyerek serzenişte bulundu. Rahmet elçisi, derhal kızın babasını çağırttı. Zira olayı bir kez de babadan dinlemek ve şayet fikri sorulmadan evlendirilmek isteniyorsa, kıza tercih hakkı tanımak istemişti. Bu durum karşısında kendini güvende hisseden genç kız, “Ey ALLÂH’ın (cc.) Resulü! Nikâh konusunda kadınların da söz hakkının olup olmadığını öğrenmek istediğim için size müracaat ettim.” dedi.
(Nesâî, Nikâh, 36; İbn Hanbel, VI, 135.)

Eskiden bazı yörelerimizin taşra kesimlerinde, ‘Beşik kertmesi’ adıyla aile büyükleri daha henüz Bebe iken kız ve oğlan çocuklarını birbirlerine söz kesimi yaparlarmış.
Yöreye göre yakın akraba büyükleri kendi aralarında kız ve oğlan çocuklarını “oğlum veya kızım seni şu yeğenime alacağım veya vereceğim” diye küçücükken kendi aralarında ‘söz de’ gençleri birbirlerine eş adayı görürlermiş. Böyle bir inanç ve adet İslam dinimizde yoktur; çünkü herkesin bahtını Cenab-ı ALLÂH- hu Zül Celal daha henüz dünyaya gelmeden alın yazısı olan kaderlerini belirlemiştir. Herkes kendi kafasına göre kader çizemez! Bu takdiri ilahiye muhalifçe hareket etmektir ki o’da şirktir.

Peygamberimiz (s.a.s), bu davranışıyla hayatının en önemli kararı olan nikâhta da kadının görüşüne başvurulup rızasının alınmasına önemle vurgulayarak nitekim başka bir hadis’in de:
-“Rızaları olmadan kızlarınızı zorla başkaları ile evlendirmeyin!” (Kaynak: Buhâri, Nikâh, 42.)
-“Dul kadın, kendisine danışılmadan nikâhlanamaz, kendisinden izin istenmedikçe, Bekâr kız da nikâhlanmaz. Bekârın izni nasıl olur? Diye sorulunca, Peygamber (s.a.v.): Onun izni sükût etmesidir” buyurdu.” (Ebu Hureyre Ra.) Zamanımız da gerçi, gençler ebe beyinlerle bu tür konuların artık sorulmasında pek gizliliği kalmamıştır ya…
 -“Bir adam Nebi (s.a.v.)’e geldi ve şöyle dedi: “Ben çevresini yakından tanıdığım güzel bir hanıma âşık oldum. Fakat o, kısır doğurmuyor. Onunla evleneyim mi? ALLÂH’ın (cc.) Resulü (As.): -Hayır, dedi. İkinci kez gelerek, aynı şeyi söyleyince, – Hayır, dedi. Üçüncü kez, ona geldi ve yine aynı şeyi sordu. Allah’ın Resulü (As.): -“Çok seven ve doğurgan kadınlarla evlenin. Çünkü ben (kıyamet günü) sizin çokluğunuz ile iftihar edeceğim.” (Ma’kıl b. Yesar.)

*Evlenecek kişiler bir birlerine bakıp tanıması ‘dünürcü lük...
Cabir b. Abdullah (R.a)’ın naklettiği bir hadiste şöyle buyurular:
 -“Sizden biriniz bir kadınla evlenmek istediği zaman, onun evlenmesini teşvik edecek niteliklerine bakabilirse baksın.” Cabir şöyle diyor: “Bir hizmetli kadınla ‘cariye’ ile evlenmek istiyordum. Gizlice onu gözetledim ve evlenmemi teşvik eden bazı özelliklerini gördüm. Sonra da birbirimizi beğenip onunla evlendim.” (Ebu Davud, Nikah, 18; Tirmizî, Nikah, 5; A.b. Hanbel, III, 334, 360, II 286, 299, V, 324. Hadisin ravileri sika (güvenilir) olup, Hakim, Hadis’in doğru olduğunu ortaya koymuştur.)
Mugîre b. Şu’be (R.a) bir kadınla evlenmek istiyordu. Hz. Peygamber (A.s) ona; “Git ve onu gör. Çünkü görmek, birbirine ısınmanız için daha iyidir” (Müslim, Nikah, 74,75; Tirmizî, Nikah, 5; İbn Mace, Nikah, 9; Darimî, Nikah, 5; A.b. Hanbel, IV,245,246.)
Ebu Humeyd (R.a.)’in naklettiği bir hadiste, evlenme niyetiyle kadına bakılabileceği ve kadının durumu bilmemesinin de bunun kötü art niyetle anlaşılmayacağına işarettir. (bk. Ebu Davud, Nikah, 18; eş-Şevkanî, a.g.e., VI, 110.)
Ancak, Hz. Peygamberimiz aleyhi selam şöyle uyararak  buyurmuştur ki: “Bir kimse kendisine helal olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Aksi durumda üçüncüleri şeytan olur. Ancak yanlarında kendi yakınlarından ‘mahremlerim’ bir kaç kişinin orada bulunması durumu müstesnadır.” (Buhari, Nikah, 111,112; Müslim, Hacc, 424; Tırmizî, Rada; 16, Fiten, 7;A. b. Hanbel, l, 222.)
Görülüyor ki, günümüzde evlenecek veya flört eden gençler ise sanki evli bir ciflermiş gibi, uygun olmayan zaman ve yerlerde bulunmaları böyle bir önerisi yoktur ve aksine nikahı düşün erkek ve kadının bir arada yalnız baş başa kalmasını  Kur’an ve Hadislerle dinimiz yasaklıyor.

*Tekli ve çoklu eşlilik hakkında Kelamullah’ın âyetleri:
-“Yetim bir kızla nikâhlanırken garibin hakkını korumayacağınızdan çekinirseniz onlarla değil de, başka size helalinden durumu uygun olan iki, üç, dört eşle evlene bilirsiniz. Şayet bunların da, hakkını koruyamayacak olursanız, size uygun eş olabilecek bir tanesi ile evlenin. Böylelikle sorunsuz adilce davranmak daha da kolay olur. (Nisa, 3.)
-“Evlenemeyenler, ALLÂH (cc.) kendilerini lütfü ile zenginleştirene kadar iffetli davransınlar. Elinizin altındaki iş güvey ile kalanların iyi hallerini görürseniz evlenmelerine müsaade edin. Onlara ALLÂH’ın (cc.) size verdiği imkânlardan yararlandırın. Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, iffetli olmak isteyen çalışanlarınızı fuhşa zorlamayın! Kim onları kötü yola zorlarsa bilsin ki, ALLÂH (cc.) hiç şüphesiz onu değil zorlanan kadınları bağışlar ve merhamet eder. (Nur,33.)
-“İçinizden evli olmayan elinizin altındaki evlenmeye müsait olan bekâr olanları uygun bir eşle evlendirin! Eğer fakir iseler ALLÂH,(cc.) lütfünden bir kolaylık gösterir; çünkü onun imkânları sınırsızdır. ALLÂH,(cc.) layıkıyla kime ne nasip olacağını bilir.” (Nur 32.)
-“Kötülükten korunmak için, nikâhlı yaşayın ve iffetli olun! (İbni Asakir)

*Kimsesiz kalan kadını korumak amacıyla evlilik:
-“Bundan sonra (başka) kadınlar ve bunları başka eşlerle değiştirmek -güzellikleri senin hoşuna gitse bile helal olmaz; ancak garip kalmış senin yanında hizmetli olarak çalışan bir kadın olursa, o’ müstesna; ALLÂH,(cc.) her şeyi gözetleyip denetleyendir.” ( Ahzab 52.)
 Birden fazla eşlerin arasında ki hakların adilce, dengeyi sağlanamayacağı:
-“Ve siz kocalar, ne kadar isteseniz de eşlerinizin istediği gibi kusursuz bir eş olamazsınız! Ve birine aşırı ilgi gösterip de diğerine soğuk davranmayın! Amma takvanızla aralarında ki alakada adil olursanız; muhakkak ALLÂH(cc.) sizleri hoş görü ile bağışlayıp esirgeyecektir! (Nisa 129.)

*Evliliğe şahit olmak:
Nikâhın önemli şartı hiç şüphesiz nikâh merasiminde en az iki şahit huzurun da yapılmasıdır.
Peygamber Efendimiz “İki şahitsiz nikâh olmaz” (Buhari, Şehadet, 8) Hadis-i Şerifinde buyurarak şahitlerin mutlak gerekliliğine dikkat çekmiştir.
 Evliliğin oluşması için tarafların (Erkek-Kadın) veya vekillerinin evlenme merasiminde karşılıklı hali hazırda bulunmaları şarttır.
 Taraflarda irade ve isteklerini evliliğin şartı olan (icab-kabul) çiftlerin ortak kararlarının onayı alınarak evliliklerinin ciddiyetini ortaya koyarlar. Asıl veya vekillerin bu evlenme beyanı yanlış anlamalara sebebiyet vermeyecek şekilde gayet açık ve anlaşılır bir dil ile net olarak belirtmeleri gerekir. Çünkü şahitler huzurundaki bu irade beyanından (icab-kabul’den) sonra evlilik gerçekleşir ve aile yuvası kurulmuş olur. Tarafların irade beyanlarının dış baskısız kendi idareler tanık olarak yetkili kişinin onayından sonra resmileştirilmesi zaten olmazsa almazlardandır.
Sevgili Peygamberimiz, ALLÂH’ın(cc.) selamı ve rahmeti onun üzerine olsun, buyurur ki:
– Yâ Ali! Üç konuda acele et,
1) Cenaze olunca kaldırmaya,
2) Kızın akıl baliğ olursa evlendirmeye
3) Vakti girince namaz kılmaya acele edin, buyuruyor. (Kütüb-i Sitte Cild-8, Hadis No: 2390)

*Evlilik sosyal yaşamın önemi:
Kişiyi düzenli yaşamla, haramlardan korur ve pek çok istenmeyen kötü olaylara karşı en fiziki ve ruhi yönden önleyici vasıtası kuşkusuz düzenli aile hayatıdır.
Peygamberimiz buyuruyor ki:
-“Sizler evlendiğiniz de, dininin yarısını ‘manen’ tamamlanmış olur. Artık geri kalan yarısında da, kendine dikkat ederek ALLÂH-u Teâlâ ya karşı gelmekten kaçınsın.” (Beyheki, el-Münzirî, et-Tergib, c. III, s. 42)
Hz. Peygamber (sav) evlenmekle ilgili diğer bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: -“Ümmetimin en şerlileri, (imkânı olduğu halde) evlenmeyenlerdir.” (Rivayet, Ebu Musa Nebi Ra.)
 *İslam İnsan fıtratına uymayan ‘gayri meşru’ evlilik dışı olan zinayı ve homoseksüel sapık ilişkisini yasaklar.
-Dinimizde şer-i hükümlerce evlenmenin önemini yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim de örneğin:
-“Zina’ya yaklaşmayın! Çünkü o, son derece çirkin bir iştir; fiziki ve ahlaki yönleriyle felakete sürükler!” (İsra,32)

-“Zina eden erkek veya kadın, aynı cins homoseksüel erkek veya kadın olsun; böyle zina kâr imansız kimseler ancak evlenir. Bu tür gayri meşru sapıkça evlilik dışı sapıkça çirkin ilişkiler, siz Müslümanlara haramdır! (Nur,3.)  
-“Pis kadınlar, pis erkeklere; pis erkekler, pis kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere; temiz erkekler temiz kadınlara mahsustur:’ (Nur, 26) buyrulmak suretiyle insanların dünya ve ahret sıkıntılarını artıracağından dolayı zinanın yapılması değil zinaya yaklaşılmaması dahi toplum sağlığını tehlikeye düşürerek kötü sonuçlar yol açacağından kesinlikle teşvik etmiyor.
-“ ALLÂH(cc.) ve Resulü, (As.) bir işte hüküm verdiği zaman, artık mümin bir erkek ve kadın o’ çirkin yaşamı kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur; kim ALLÂH(cc.) ve Resulüne (As.) karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur!” (Ahzab, 36)
-“Kötü bir çevrede yetişen ‘hayat kadınlarından’ uzak durunuz; çünkü bunlar bataklığın içinde yetişen mahsule benzerler!” (Dârekutni)

*Söz kesilirken ‘örneğin’ şöyle bir Dua okunabilir:
-“Ya Rabbil âlem’in! Senin emrine, Resul aleyhisselam’ın sünnetine uymak amacıyla; hayatlarını birleştirme yolunda ilk adımlarını atmış bulunan bu kardeşlerimizin dünya ve ahretlerini güzel eyle. -Ya Rabbi…
Bundan sonraki kendi hayatlarına kolaylıklar içerisinde, kendilerine millete, devlete hayırlı evlatlar ve evlenmeye aday olan genç çiftimize huzur dolu bir ömür nasip eyle.
-Ya Rabbi…
Bundan sonraki gelecek evlilik hayatlarında senin sevdiğin aileler grubundan olarak rızana ulaşmayı bu kardeşlerimize nasip eyle.
-Ya Rabbimiz…
 Hz. Âdem ve Havva ve Hz. Muhammed (As.) Hatice annelerimiz arsında gelip geçmiş tüm Peygamberlerin (As.) ailelerine nasıl bir sevgi dolu muhabbet içinde bir geçim nimeti verdinse, Mürvetlerinde aynı huzurla, evlenecek bu kardeşlerimizi mutlu bir aile yuvasını çatısı altında hayatlarını hayırlısıyla tamamına erdirmeyi lütfünle nasip eyle.
-Ya Rabbi… Sevgili evlatlarının gelin ve damat olma Mürvetlerini, görme şerefine erecek olan her iki aileyi de iki cihanda Aziz eyle.
-Ya Rabbi…
El açıp âmin diyen tüm kardeşlerimize de, aynı duyguların devamını ağız tadı ile yaşamayı nasip eyle.
 -Ya Rabbi…
Bizleri nice hayırlarla kavuşmayı, belalardan uzaklaşmayı, Ümmet-i Muhammed’in sıhhat ve selâmeti için, özellikle ALLÂH rızası için el-Fatiha, Salâvat!”
****
https://asuyak.wordpress.com/2018/02/01/islamda-evlilik/
1.02.2018
 Hazırlayan: Aydın Suyak