17 Temmuz 2014 Perşembe

Abdest




Abdestin bedende tıbbi faydaları

Bütün ibadetlerin bildiğimiz, bilmediğimiz pek çok faydaları var. Aslında ibadetler ahiret için yapılsa da dünyalık faydaları ile de insanlar nimetlendirilir. Abdest ve namaz ibadeti için de bu geçerlidir. Abdest vücudun günlük temizliği ve mikroplardan arındırılması için mükemmel bir ibadettir.

Önce eller yıkanır, çünkü diğer organları temizlemeye yardım edecektir, önce onun temiz olması gerekir. Ellerimizde, mesleğimiz ve temizlik durumumuza göre bir santimetrekarede 40000 ila 5 milyon mikrop yaşar. Elimizin sıcaklığı ve nemi arttıkça bu oran artar. Tuvaleti kullandıktan sonra mikrop sayısı 2 katına çıkabilir. Her yıkamada ellerimizdeki mikroorganizma sayısını önemli ölçüde azaltabiliriz. El temizliğinde sabun kullanmak çok önemlidir.

Ağız temizliği de çok önemli. Ağzımızda 500 ila 650 çeşit mikrop yaşar. Bunların bir kısmı yararlı olduğu halde bir kısmı da hastalık yapıcıdır. Günde 1 litre kadar tükürük yutarız ve bu tükürükle birlikte yuttuğumuz mikrop sayısı 100 milyarı bulur. Ortalama ağzımızda 20 milyar mikrop yaşadığını düşünürsek bunlar bir gün içinde 5 katına ulaşır. Eğer dişlerimizi düzenli fırçalamaz ve ağız temizliğine dikkat etmezsek mikroplar hızla ürer hem dişlerimiz hem de üst solunum yollarımız için ciddi tehlike oluşturur. abdest alırken ağzımızı suyla çalkalayarak hatta fırçalayarak bu temizliği yapmış oluruz.Peygamber Efendimiz bize ağır gelmeyecek olsaydı günde 5 kez dişlerimizi misvaklamayı emredeceğini söylemiş.

Burnumuz nefes almanın başladığı organ olarak önemli görev üstlenir. Çünkü aldığımız nefesteki hava ısıtılmadan, nemlenmeden ve mikroplardan temizlenmeden solunum yoluna girerse tonsillit, farenjit, akciğer enfeksiyonu riski artar. Burun bütün bu işleri yapan organ olarak sürekli açık tutulmalıdır. Herhangi bir sebeple burun tıkanır ağızdan nefes alınırsa üst solunum yolları tehlike altına girer. Abdestle burun açılır ve nemlenir, burun içi kan dolaşımı uyarılır. Ayrıca genzimize kadar çekeceğimiz su ile geniz eti dediğimiz lenf bezi uyarılır. Burada lenfosit yani mikroplarla savaşan asker hücre yapımı artar, böylece bağışıklığımız kuvvetlenir.

Yüzümüzü yıkarken hem çevresel kirlerden ve mikroplardan temizleriz hem de dolaşımı hızlandırarak toksinlerin, ölü hücrelerin atılmasını sağlarız. Gözenekleri açar, cildimizi nemlendiririz. Bu arada gözlerimiz de yıkanmış ve nemlenmiş olur.

Kollar da çevresel kirlere en çok maruz kalan organlardandır. Abdestle temizlemiş oluruz.

Başı mesh ederken vücudumuzdaki statik elektriği uzaklaştırırız. Su ve toprak bu enerjiyi uzaklaştıran iki araçtır ve abdest, su ya da toprakla alınır.

Kulağımızın görünen kirlerini temizlerken aynı zamanda boynumuzu da mesh ederiz. Boyunda zincir şeklinde yerleşen lenf bezleri böylece uyarılır ve bağışıklığımız arttırılır.

Ayaklardaki kirler de temizlenerek genel vücut temizliği sağlanmış olur.
Kaynak 
Firdevs Kara

ABDESTLE İLGİLİ KURANDAN DELİLLER:

MAİDE SURESİ (5) – 6.ayet

Ey iman edenler, namaza dur(mak iste)diğiniz zaman yıkayın: yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerizi; meshedin: başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı. Eğer cünüp iseniz tam temizlenin. Hasta, yahut yolcu iseniz, yahut biriniz tuvaletten gelmişse, ya da kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz toprağa teyemmüm edin; ondan yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allâh size güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve size olan ni'metini tamamlamak istiyor ki, şükredesiniz.

-Abdestin fazileti hakkında ki bazı hadisler

Abdullah es-Sunâbihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mü'min kul abdest aldıkça mazmaza yaptı mı (ağzını yıkadı mı) günahlar ağzından çıkar. (Burnunu sümkürdü mü) günahlar burnundan çıkar, yüzünü yıkadı mı günahlar göz kapaklarının altına varıncaya kadar yüzünden çıkar. Ellerini yıkadı mı günahlar tırnak diplerine varıncaya kadar ellerinden çıkar. Başını meshetti mi, günahlar kulaklarına varıncaya kadar başından çıkar. Ayaklarını yıkadı mı, günahlar ayak tırnaklarının altına varıncaya kadar ayaklarından çıkar. Sonra mescide kadar yürümesi ve kılacağı namaz nafile (bir ibâdet) olur.''

-Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü denildi. Ümmetinden, görmediğin kimseleri (Kıyamet günü) nasıl tanıyacaksın?" Şu cevabı verdi: "Ümmetim, abdest sebebiyle alınlarında nur, kollarında nur, ayaklarında nur taşıyacaklar (bu nurla onları tanıyacağım.

Namaz

                      Namazın Faydaları ve
Sağlık açısından namazın hikmetleri:

İbadetlerin bir hedefi de,insanı ruhen ve bedenen sağlam tutmak,ruhi ve bedeni hastalıklara karşı korumak;hatta malının sağlığını bile korumaktır.Çünkü namaz gibi ibadet ve yıkanmayı Ön şart kabul etmekle beden temizliğine,özellikle namaz,oruç ve hac insanın ruhi temizliğe vasıtasıdır.
Genelde bazı hastalıklar vardır ki,sebebi mikrobiktir,insanın cismine arız olur.Bazı hastalıklar da vardır ki,sebebi mikrobik değildir,yani ruhidir,insanın ruhi fonksiyonlarına ve yaşantısına arız olur.Fakat bununla beraber arasında kesin bir kategorik bir ayrım olmadığından ,bedeni bir hastalık,bazen ruhi yaşantıyı da hasta ettiği gibi,ruhi bir hastalık bazen bedeni de etkileyebilir.O halde tam sağlıklı bir kişilik için hem bedeni hem de ruhu dengeli bir şekilde sağlıklı tutmak gerekir.İslam,namaz ve diğer ibadet sistemiyle her türlü hastalığa karşı hem koruyucu bir hekimlik ,hem de iyileştirici etkin bir ilaçtır.
Namaz bütün erkanıyla Allah'ı hatırlama ve zikretmektir.Allah'ı zikretmek olan namaz,insanın bedenine,hem de ruhuna şifadır.Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:”Onlar inanmışlar,kalbleri Allah'ı zikirle huzura kavuşur.”(Ra'd Suresi:28)Yine:”Rablerinden korkanların bu kitaptan tüyleri ürperir,sonra hem derileri,hem de kalbleri Allah'ın zikriyle yumuşar ve yatışır.”(Zümer Suresi:23) Bir hadis-i şerifte,”Namazda şifa vardır.”(Ahmed ibn.-i Hanbel:2/390) buyurulur.
Namazı yalnız bir beden eğitimi gibi gören bazı yanlış anlayışlara cevap olarak,şunları söyleye biliriz Beş vakit namazda 40 rek'at ve 80 secde var.Her Gün kaç Jimnastikçi bu kadar hareket yapar Namaz yavaş yavaş kılınır.Kalp yorulmaz.
Namaz Günde beş ayrı vakitte kılınır.Kaç jimnastikçi günde beş defa ayrı ayrı zamanlarda beden eğitimi hareketi yapar?Yolculuk yaparken bile namaz terk edilmez.
Namaz ömrünün sonuna kadar farzdır.Ömrünün sonuna kadar kaç jimnastikçi beden eğitimi hareketlerini sürdürür?
Namaz kılmak için Abdest almak şarttır.Bazı durumlarda boy abdesti gerekir.Halbuki jimnastik yapmak için böyle bir mecburiyet yoktur.
Sabah namazı 4 rek'at,öğle 10,ikindi 8,akşam 5,yatsı 13rek'at.Hepsi kırk rek'at.Her rek'atta 2 defe secdeye giden mü'min günde 80 defa yatar kalkar.Hiçbir jimnastikçi günde seksen defa muntazam bu hareketi yapamaz.Bu jimnastikçiler o da yalnız sabahları olmak şartıyla günde yirmi veya otuz defa hareket ederler.Yaptıkları hareketler hızlı olduğundan çoğu kez kalblerini yorarlar,hareketinden sonra yorgun düşerler.Bütün gün de hareket etmediklerinden vücutlarında kalori toplanmasının,yağlanmanın önüne geçemezler.Namazda ise hareketler yavaştır.Bu hareketler Kalbi yormaz,günün değişik saatlerinde olduğu için insanı devamlı dinç tutar.Yağlanmaya ve kalori depolanmasına mâni olur.
İnsan hayatında kanın yeri büyüktür.Kalp,kanı vücudun en ücra yerlerine kadar ulaştırmak üzere pompalar Kalbin bu işi yapabilmesi için daima olarak dinç olması gerekir.Bir de bu kan gönderme işinde kalbe yardımcı olunabilmesi için,o hücrenin kanile iyice sulanması veyahut kanlanması gerekmektedir.Nasıl bir bahçıvan sebzelerin iyice yetişmesi için bahçeyi her zaman sulaması gerekirse,dokulardaki kan dolaşımı,yani hücrelerin iyice kanla sulanması gerekmektedir.
Namaz kılanların gözleri 80 defa yere eğildiklerinden daha kuvvetli kan devranına malik olur.Göz tansiyonunda artma olmaz ve ön kameradaki Sıvının devamlı değişmesi temin edilmiş olur.Glokom ve buna benzer vahim göz hastalıklarının namaz kılanlarda daha az görülmesi bu yüzdendir.
Namaz kılan insanların gerek kalça,gerek diz ve gerekse Ayak bileği ve kol omuzu,dirsek ve el bileği eklemleri de devamlı işleyen bir makine gibi olduğundan,eklemlerde meydana gelecek bütün romatizma hastalıklarından,dejeneratif hastalıklardan salim oldukları gün apaçık ortadadır.Zaten bu hastalıklar İslam dini ile yakından uzaktan alakası olmayan Hıristiyanlarda ve namaz kılmayan insanlarda daha fazla görülürler.Bu eklem hastalıklarından insanı koruması bile namazın en iyi taraflarından birini teşkil eder.
Beden ve ruh sağlığı açısından namaz
Göz merceklerinin dinlenebildiği en rahat mesafe bir buçuk metreye bakmaktır.Göz merceklerimiz ancak kasılmadan bu mesafeyi gördüğü zaman rahatlar.Namaz kılan,secde yerine baktığında göz mercekleri dinlenmektedir.günde kırk rek'at hesabı ile bu dinlenme takriben bir Saat tutar ki,bu nimet göz için bulunmaz bir sağlık reçetesidir.
Vücudun en çok zahmet çeken organları eklemlerdir.Bunların tümü namaz motifi içinde yıpranmışlıklarını giderir,tam sağlığa kavuşur.Namaz dışında hiçbir hareket rejimi eklemlere böyle bir sağlık sağlamaz.
Ayrıca namazın ibadet disiplini içinde devamlılığı eklemlerdeki bu huzuru ömrün sonuna kadar götürür.
Kalbin çalışmasında ve duygusal sistemle ilgisinde fevkalade önemli özelliği,elektromanyetik eksenleridir.Namaz hareketleri sırasında bu eksenler en ideal çizgilere gelir.Özellikle sağlıklı kişilerin günlük elektromanyetik etkiler sonucu göğüs nahiyesinde hissettikleri huzursuzluklara namaz kılanlarda hemen hemen hiç rastlanmaz.
Namazın ruhi yapımıza getirdiği rahatlamalar
Hiç değilse günde kırk rek'at namazda bir saat dünya telaşının hırçın etkilerinden uzaklaşırız.
Namaz kılanlar namazlarını devam ettirebilmek için,ayet-i kerimenin de emrettiği gibi,aşırılıklardan,dolayısıyla şerlerden uzak kalır.İhtiras ve buna bağlı streslerden de büyük ölçüde kurtulur.
Namaz kılanlarda tevekkül duygusu otomatik olarak gelişir.Ruh hastalıklarında büyük etkisi olan vesvese böylece tahrip imkanı bulamaz.Şüphesiz şeklen de olsa namaz
kılanlar imanın hiç değilse en yüzeyde taktikçisi olduğundan,ruhi yapılarında birbirine zıt kargaşalar yerine sentezini bulmuş rahatlıklar vardır.
NAMAZ VE RUH EĞİTİMİ
Şüphesiz namaz ancak ağırbaşlılık,alçakgönüllülük,yalvarma,yakarma,ve pişmanlık duymadır.Elini kor Allah'ım! Allah'ım! Dersin.kim böyle yapmazsa o bir eksiklik yapmıştır.
Namaz mü'mini ruhen yücelten,onu maddi,manevi kir ve paslardan arındıran fahşâ ve münkerden alıkoyan nefsin ve şeytanın esaretinden kurtaran,kibir,gurur ve bencillik gibi hastalıkları tedavi eden,vakar ve tevazu duygularını artıran mükemmel bir ibadettir.
Namaz mü'mini Allah katına yükseltip O'na kavuşturan bir mi'râcdır.
Namaz gönülleri ferahlatan,ruhları aydınlatan şifadır.
Namaz fani ve fena olan şu dünyadan,ebedi olan ilahi aleme açılan bir penceredir.
Namaz mü'mini gerçek özgürlüğüne kavuşturan ruhi bir inkılaptır.
Namaz ömür boyu,her türlü hal ve ortamda sürekli devam eden bir sabır eğitimidir.
Namaz günlük hayatın akışını beş kez durdurup düzenleyen,vakti en verimli ve en yararlı bir biçimde kullanmayı sağlayan bir nizamnamesidir.
Namaz mü'minin günlük faaliyetleri hakkında düzenli olarak Rabb'ine hesap vermesini sağlayan bir otokontrol mekanizmasıdır.
Namaz dua,zikir,tevbe,istiğfar,şükür,hamd,tesbih,t enzih gibi ögeleriyle Mü'mini manen eğiten ve olgunlaştıran bir ibadetler bütünüdür.
Namaz Kötülüklerden Arındırır
Namazın,bir mü'minin hayatındaki en önemli etkisi;onu çirkin fena ve kötü olan şeylerden Nâhoş ve yüz kızartıcı davranışlardan uzak tutmasıdır.
Muhakkak namaz,kötü ve iğrenç şeylerden vazgeçiricidir.(Ankebût:45)
Yalnızca Allah için namaz kılan bir mü'min,Allah'ın haram kıldığı ve münker saydığı şeylerden uzak durmaya ve onlara yaklaşmamaya çalışacaktır.Çünkü namazda bu tür olumsuzlukları bağdaştırmak mümkün değildir;ateşle barutu bir arada tutmak nasıl imkansızsa,namazla fahşâ ve münkerin arasını telif etmek de öylesine imkansızdır.Namaz kılan bir kimse,en azından namaz kıldığı süre içinde bu tür kötülük ve çirkinliklerden uzak kalacak demektir.Bu da,fahşâ ve münkeri tamamen terk etmek için ilk adım sayılır.
Namaz,mü'minin,o ana dek işlediği hata ve günahların farkına varması,bunlardan dolayı tevbe ve istiğfarda bulunması için ele geçmez bir fırsattır.Böylece,kendi kendini hesaba çekecek,Rabb'inden af ve bağışlanma dileyecektir:
Rabb'imiz! Bizim günahlarımızı bağışla,kötülüklerimizi ört ve birr (iyilik ve ihsan) sahipleriyle beraber canımızı al! (Âl-i İmrân:193).
Namaz kılan mü'min,bir yandan namazını mükemmel hale getirmeye çalışırken,öte yandan da salih amellerde,iyilik ve ihsanlarda bulunarak kötülüklerini örtmeye çalışacaktır:
Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl;çünkü iyilikler (hasenât),kötülükleri giderir.Bu,ibret alanlara bir öğüttür.(Hûd:114)
Rasüllah-sallallâhu aleyhi ve sellem-de,namazın günahlara bir keffaret olduğu ve onları yıkayıp temizlediğini ifade buyurmaktadır:
Hiçbir kimse yoktur ki,abdest alsın ve abdestini güzel yapsın.Sonra namazı kılsın da,o abdest ile kıldığı namazı takip edecek namaz arasındaki günahları onun için mağfiret olunmasın.
Bir keresinde Nebi-aleyhisselem
“Beş vakit namaz kılan,evinin önünde bol miktarda akan tatlı bir suya günde beş defa dalıp yıkanan gibidir.Bu adamda kir namına bir şey kalır mı?”dedi.
Hayır bir şey kalamaz dediler
Rasûlüllah,”Suyun kiri giderdiği gibi,beş vakit namaz da günahları yok eder.”buyurdu.
Namaz,insandaki birtakım olumsuz özellikleri yıkayıp temizlemekle kalmaz.ayrıca ona olumlu ve güzel nitelikler kazandırır:
Namaz mü'mini birr,takva ve ihsan sahibi yapar.Onu sabırlı,olgun,ağırbaşlı ve alçakgönüllü bir insan haline getirir.
Namaz Sabır Eğitimidir
Ey iman edenler! Sabırla ve namazla yardım dileyin! Şüphesiz bu huşû duyanlardan başkasına ağır gelir.(bakara:45).
Ey iman edenler!Sabırla ve namazla yardım dileyin! Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.(Bakara.153)
Bu âyetlerde sabır ve namaz birlikte zikredilmekte ve böylece bu iki kavram arasındaki sıkı bağlantıya işaret edilmektedir.Gerçekten sabır ve namaz,davetçi mü'minin en belirgin iki hasleti olmalıdır.
Bu konuda şehid Üstad Seyyid Kutub'un yorumuna kulak verelim
“Kur'anda sabır tekrar tekrar zikredilir zira Allahu zü'l-Celal,insanların bunca nefsani arzu ve isteklerin baskısı altında doğru istikamette yürümelerinin zorluğunu,bunca çekişmekler içinde ve engeller karşısında hak davasını hakim kılmanın azametini,fertlerin gerilen asabları,iç ve dış düşmanlara karşı bütün yardımcı kuvvetleri uyanık tutmanın zorluğunu çok iyi biliyor ve o yüzden bunlara karşı sabırlı olmayı emrediyor.
“Allah'ın emirlerine karşı sabır!..Hakka karşı gelenlerle cihad etmek için sabır .Zaferin gecikmesine karşı sabır!..Batılın çığırtkanlığına ve yayılışına karşı sabır... Nefsin süfli arzularına karşı sabır...İnsanların inatçılığına ve sapıklığa meyline karşı sabır...
“Eğer meydanda tayin edilmiş bir müddet,iyi hazırlanmış bir yol azığı yoksa,zaman uzayıp zorluklar artınca sabır azalır veya tükenir.Bunun için yüce Allah Kur'an'da sabırlı namazı aynı paralelde zikrediyor.Namaz;kurumayan bir kaynak ve hazinedir.Sabır ipi yalnız namazla uzar ve namazla olduğu müddetçe kopmaz.Namaz,sabra Allah rızasını,tatlı yüzü,iç huzuru,güveni ve yakîni ekler.
“Karşılaşılan iş,insanoğlunu zayıf takatini aşınca,mutlaka o büyük varlıktan yardım dilemek mecburiyetindedir.Nefsani arzuları yenmenin,hak yolda azimle yürümenin ve zulümle cihad etmenin zorlaştığı zamanlarda insanoğlunun o ezeli ve edebi güce sarılmaktan (namazla yardım dilemekten) başka çaresi yoktur.Şu sınırlı ve fani hayatta yollar uzayıp şiddetler artar,hedefe bakınca henüz ön belirtilere bile rastlamadığı ve ömrün zevale doğru yöneldiğini gördüğü zamanlarda elbette o bitmez ve tükenmez.İlahi kuvvete (namaza) sarılmak mecburiyetini duyar.Şer hareketlerinin yayıldığı,hayırlı faaliyetlerin gizlendiği,ufukta ışık belirtilerinin görülmediği,yolda işaretlere rastlanmadığı zamanlarda,elbette yöneliş yalnız O'na olacaktır.
“İşte bu gibi dar zamanlarda namazın gerçek hüviyeti ortaya çıkar.Namaz bir zerrecik damlayla bitmez tükenmez derya arasında buluşma yeri ve zamanıdır.Namaz;fani olan şu insanoğlunun,bu daracık kara parçasının sahasında uçup kainatı kuşatan ilahi kudretin sahasına süzülüşüdür.Namaz;kızgın çöl güneşinin altında serin bir Ağaç gölgesi gibidir.Namaz;üzgün ve yorgun gönüllerin,şefkatli bir el tarafından okşanışıdır.Bunun için Rasûllah-sallalahu aleyhi ve sellem-,zorluklarla karşılaştığı,işinin çok olduğu yorgun zamanlarda,gönlünü ilahi haşyetin derinliklerine bırakmak için,'Bizi ona (namaza) çağır ya Bilal!' derdi”
Namaz Huzur ve Sükun Kaynağıdır
Namaz,müminler için bir sığınak ve şifadır;rahatlama ve ilahi huzura kavuşma vesilesidir.
Mü'min,günde beş kez abdest alarak yıkanıp temizlenir,ayıpları örtüp kapatır,yüzünü kıbleye,kalbini de Allah'a yöneltir,dünyevi endişe ve kaygıları bir kenara bırakır,şeytani vesveseleri terk eder,bütün vücudu ve uzuvları ile Allah'a teslim olup huşû ve hudû içinde tekbir alır ve namaza koyulur.Kendi basit dünyasından kurtulup sıyrılır ve ilahi aleme dalar.Rabb'ine münacaat eder,yalvarır yakarır,pişmanlığını ifade eder.Halik-ı zü'l-Celal'le hasbihal eder.O'nun mübarek kelamını terennüm ederek,ayetlerin mana derinliklerinde kaybolur.Saygıyla ayakta durur,eğilip rüku eder,secdeye kapanır,doğrulur,tekrar secde eder;böylece kıyam rüku ve sücudu tekrarlar durur.Oturur,dua ve niyazda bulunur,tevbe ve istiğfar eder.Nihayet bu ulvi miracını selamla noktalar.
Böylece stresten patlayacak hale gelen,sıkıntı ve bunalımlarla kararan mustarip gönüller hafifleyip ferahlar ve sükunet bulur.Böyle bir namaz huşû duyan mü'minler için bir zevk ve neşe kaynağıdır.Namaza üşene üşene kalkan,imanları zulüm katan ve gösteriş için namaz kılanlara ağır gelir ve bir yük olur.
İki yüzlüler,Allah'ı aldatmaya çalışırlar.Oysa O,onların aldatmalarını kendilerine çevirir.Namaza kalktıkları zaman da üşene üşene kalkarlar,insanlara gösteriş yaparlar,Allah'ı pek az anarlar.(Nisâ:142)

Alıntı: http://www.diyadinnet.com/YararliBilgiler-887&Bilgi=namazın-faydaları
Namazın sağlığımıza faydaları

İslam'ın en önemli ibadeti olan ve Kuran'da bir çok yerde zikredilen namazın, bir şükür vazifesi olmasının yanında, sosyal, psikolojik, ekonomik, ahlakı ve fizyolojik yönleri de vardır.

Namaz, günlük hayatı planlar. Günü 5 kısma ayırır. Günlük bir program oluşturur, insanı zaman mefhumu ile yüz yüze getirir ve her günün dolu dolu yaşanmasına yol açar.

Namaz, temizlikle başlar. Çünkü beden ve çevre temizliği, namazın farzlarındandır.

Bir kimsenin inanç durumunu belirtmek için, "Namazında niyazında bir kişi" deriz. Namaz İslam'ın simgesi haline gelmiştir. Müslümanlar namazı, Allah'ın bir emri olduğu için kılarlar. Ancak Allah'ın bu emrini yerine getirirken farkında olmadan, onun sayısız nimetlerinden de yararlanırlar. Aslında dinimizin hiçbir emri akla, mantığa, bilime ve sağlığa aykırı değildir. Hepsinde bir hikmet ve fayda vardır. Namazın bu faydaları çoktur.

Namaz kılmak doktorlarca hastaların eklem romatizmasını önleyen en etkili koruyucu tedbir olarak öğütleniyor. Rükuda sırt ve mide kasları takviye edilir. Mide civarı üzerindeki yağların eritilmesi sağlanır. Secdede baldır ve uyluk kasları hareketlenir. Bağırsakların hareketi sağlanıp kabızlığı önlemeye yarar. Namazdaki tüm hareketler kalbin çalışmasını etkileyip kanın vücudun en uç noktalarına gitmesini hızlandırırken aynı anda sinirlerinde hareketini sağlayıp rahatlatır. Uykusuzluğu giderir. Secdede taze kanla yıkanan beyin zindeleşip namaz kılanda bunamayı engeller. Günde kırk rekatla seksen secde eden vücudun ömür boyu bu hareketi ağır ağır yaptığı düşünülürse tüm vücudun dengeli hareketlere kavuştuğu anlaşılır.

İstanbul tıp fakültesinde 1980 yılında yapılan bir araştırmada, diz eklemi romatizması olan ve namaz kılan 30 hasta ile, yine diz eklemi romatizması olan ve namaz kılmayan 30 hasta karşılaştırıldı. Namaz kılanlarda şikayetler ve hastalık belirtileri 50 yaşından sonra ortaya çıkarken, bu hastalık namaz kılmayanlarda 40 yaşından itibaren görülüyordu.

Namaz kılanların ekleminde 10 derecelik hareket kısıtlanması varken, kılmayanlarda bu kısıtlama 25 dereceye ulaşıyordu. Bu araştırmaya katılanlardan namaz kılanlar, 10 basamaklık merdiveni ortalama 22 saniyede çıkarken, kılmayanlar 34 saniyede çıkabiliyorlardı. Namaz konusunda yapılacak her araştırmadan bu tür sonuçlar elde edileceğine muhakkak gözüyle bakılabilir.

Namaz, koordine, uyumlu bir ruhsal ve fiziksel hareketler manzumesidir. Ayaktayken, dik durulması önerilir, ikinci bölüm olan "Ruku"da, belin bacaklarla 90 derecelik bir açıyı, dizleri bükmeden gerçekleştirmesi gerekir. Yere, secdeye varıldığında, başın zemine dayanması, böylece vücudun tümünden daha aşağıda bir düzeyde bulunması sağlanır. Bütün bu hareketler devam ederken vücudun tüm iradeli kasları ve eklemleri tam bir uyum içinde hareket ederler.

Tam bir sağlık kaynağı Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi Profesörü Dr. Hans Tischer, ünlü bir ortopedi uzmanıdır. Bu bilim adamı, kendi sahasıyla ilgili bir hareketler zinciri olan namazı incelemiş ve şöyle bir yargıya varmıştır: "Müslümanların namazı ortopedik açıdan bacaklar, diz, kalça ve ayak bilekleri hatta parmak eklemlerine varıncaya kadar vücudun her eklemini hareket ettirir. Ayrıca boyun, omuz, kol, bacak, sırt ve karın kaslarının tümünü büyük bir ahenk içinde kasılıp yumuşatmakta ve böylece tam bir sağlık kaynağı olmaktadır. Üstelik tüm bu faydalı hareketler günde beş defa tekrarlanmaktadır. Vücut için bundan daha faydalı daha rahatlatıcı bir hareketler topluluğu düşünülemez."

Sakat bile kalabilirler Prof. Tischer'in tespitleri çok önemlidir. İnsanların çoğu ileri yaşlarda boyun, bel ve diz kireçlenmelerine bağlı olarak hareket bozuklukları çekerler. Bir nevi sakat kalırlar. Bu durum, hayatlarının son devresini ağrılar ve sıkıntı içinde ve birçok hareketlerinden mahrum olarak geçirmelerine sebep olur. Düzenli olarak kılınan namaz, bütün bu arızaların en mükemmel önleyicisi olur.

Namaz aslında, günde beş defa Allah'ın huzuruna çıkmak olayıdır. Allah'a karşı görevini yerine getirmek, O'ndan yardım talep etmek ve bütün bunların manevi güzelliğini yaşamaktır. Huzura kavuşan ve bu duygular içinde konsantre olan insanların beyinlerinde Dopamin, Interleukin-2 gibi maddeler salgılanır. Dopamin rahatlık, ferahlık veren, güzel duygular sağlayan bir maddedir. Interleukin-2 ise insanın savunma sistemini kuvvetlendirir. Moralinin yükselmesiyle ağır hastalığı yenen insanlarda, Interleukin-2 salgılanması rol oynamaktadır. 

Kaynak : Bahri Kılıç

KUR-AN DA KADER


Süre 54/ Ayet 49
"Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık."

Süre 11 / Ayet 56
"Ben muhakkak ki, hem benim Rabbim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a dayanmaktayım. Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, idaresi ve yönetimi (Kaderi) O'nun elinde olmasın. Benim Rabbim, hiç şüphe yok ki, doğru yoldadır."

Süre 57/ Ayet.22
"Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah'a göre kolaydır.

Süre 9/Ayet 51
"De ki:
"Hiçbir zaman bize Allah'ın bizim için takdir ettiğinden başkası dokunmaz. O bizim mevlamızdır. Müminler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler."

Süre3 /Ayet145
"Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimseye ölmek yoktur. (Ölüm) belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini dilerse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.

Hayat Kaidesi

HAYAT KAİDESİ

1- Sağlık da ilk yardımı öğren.
2- Gelirin kadar harca ve borç yap.
3- Mihnet altında kaldığın kişilerle iyi geçin.
4- Arada bir şaka yapmayı bil.
5- Sevinçlerini rehavetle fazla dışa vurma.
6- Hayat yoldaşını iyi seç; çünkü ileride ya mutlu, ya da mutsuz olursun.
7- Çalışmıyorsan her gün 30-40 dakika yürüyüş yap.
8- Her haline şükret.
9- Arkadaşın sırrını başkasına deme.
10- Kaybedecek bir şeyi ve sorumluluğu olmayandan kork.
11- Gördüğün her şeyi güzel fikirle düşün.
12- Seni tanıyan ve sevenlerin, yarın seni nasıl anmak istiyorsan öyle yaşa.
13- Dinini yaşamaya çalış ve ona ait kitapları okumak için günde 5. dakikanı ayır.
14- Kendini ve başkalarını af etmeyi bil.
15- Biri seni sevdiğin de terk edip yüz çeviren ilk sen olma.
16- Her gün 1,5 Lt. Su ve gece yatmada bir bardak süt içmeyi unutma.
17- Seni seven İnsanları koru.
18- Zorda olsa, ailenle bazen kısada bir tatil etmeye gayret et.
19- Kendine istemediğin bir şeyi başkalarına yapma.
20- İhtiyarlık gelmeden gençliğin kıymetini bil.
21- Eşinle yalnız sevgi için evlen.
22- Güzel bir evlilik iki şey'e bağlı olduğunu unutma.
1: Soylu insanı bulmak.
2: Dürüst kişiyi bulmak.
23- Aile etrafına öfkelendiğin zaman sabretmesini bil.
24- Evliliğini güzelleştirmek için, değişik güzel yeni şeyler yap.
25- Aile etrafını başkalarının yanında küçük düşürecek söz etme.
26- Çocuklarını azarlamaya değil de anlamaya çalış.
27- Fikrin başkası yanında zıt ise onula tartışmaya girme.
28- Cesaretli ol; fakat hayatın da pişman olacağın işi yapma.
29- inandığın dava için, başkasının kötü dil uzatmasına izin verme.
30- Üzüntünü dost olmayana bildirme.
31- Neyi ve kimi sevip sevmediğini dostlarına söyle.
32- Hoş olmayan bir haber (dedi- kodu) için, hemen sinirlenip başkalarını üzme; çünkü önce bir sor dinle araştır. 
33- Nasihat dolu bir sözü, yabana atma.
34- Güç sahip olduğun varlığın kıymetini unutma.
35- Kazandığını kullanmak için hesaplı davran.
36- Zamanı ve sözünü boşa harcama.
37- İnsanlardan gördüğün kötülüğü unut; bir gün iyi olabileceğini düşün.
38- Zengin ve fakirliğini başkasına deme.
39- Maddi veya manevi paylaşmayı bil.
40- Not alınacak bir şey olursa zaman kaybetmeden not al.

Düzenleme: Aydın Suyak

Soy'la ilgili Ata Sözü

Katıra sormuşlar "Baban kim?"
o' da:
"dayım At "dır demiş.

Açıklaması:
Hiç kimse kusurlu yanının açığa çıkmasını istemez; bunu gizlemeye çalışır.
 Sadece iyi yanıyla görünmeye ve övünmeye gayret eder.

Geçim

DEĞİRMEN İKİ TAŞTAN, 
MUHABBET İKİ BAŞTAN.

Birlikte iş görmek, birlikte yolculuk etmek, birlikte yaşamak isteyen karı-koca gibi insanlar arasında öncelikle bir uyumun olması şarttır. Bu uyum da karşılıklı saygı ve sevgi temeline dayanır. Tek taraflı sevgi ve saygı uyumu sağlamaya yetmez, ortada düzen diye bir şey kalmaz, kurulan beraberlikten de hayır gelmez.




Eşler biri kör,
diğeri sağır olursa
geçinmek kolaydır.

Helal

Kişinin dindarlığı,
lokmasının helâlliği
nisbetindedir.
> Süfyan-ı Servi Ra.<

Nasıl bir Müslüman???









Nasıl bir Müslüman ???

-Türlü ortaklar karıştırdığı tagut
İman-ı,
-Ölmüşlerine ara sıra okuyup okuttuğu
Kur-an-ı
-Hac ziyaret merakı ile gidip alış verişle övündüğü
Kâbesi,
-Kulaktan dolma bilgi ile taklitçi 
İbadeti,
- Bayramlarda ve ölünce vardığı
Camisi,
-Alim mi olacağım diye okuyup öğrenemediği
cahilliği,
-Yalanla hile dolu kazandığı
haram rızkı,
-İmkanı olamayana karşı
riyakarlığı,
- Davam diye insanları vs. sebeplerle böldüğü
Yolu,
-Cesaret diye pervasız
edepsizliği,
-Tesettürden uzak modacı 
kıyafeti,
-İslam geleneğine uymayan gayri meşru
Eğlence keyfi,
-Zenginin zekat,sadaka ile paylaşamadığı
Serveti,
-Mazlumun haline umursamaz gafil
zalimliği,
-Aslı neslini sormadan yaptığı
Evliliği,
-Çıkar üstüne kurulu
muhabbeti,
-Aşkım diye sevdiği
Şehveti,
-Dünyalık için, amansız hırsla verdiği
Cihadı,
-Haksızlık karşısında eli,dili ile karşı koymayan
korkaklığı,
-Düşman diye baktığı 
fakir, garibanı,
-Hiç bir din-e uymayan
hayatı,
-Alkışlar eşliğinde giden
Cenazesi,
işte zamanın Müslümanı...
(A.suyak)


Ahlak