27 Eylül 2014 Cumartesi

İslamda Irkçılık Yoktur; Ümmet Kavramı Vardır.



*Bu topraklarda yaşayan insanları birbirine bağlayan en güçlü bağ din kardeşliği bağıdır. Allah Kur’an-ı Kerim’de mü’minlerin sadece kardeş olduklarını beyan buyurarak din kardeşliğinin nesep ve ırk kardeşliğinin üstünde olduğunu vurgulamıştır. Bugün Türkiye’de yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu (% 90’ı) Müslüman’dır. Menfi milliyetçiler aksini iddia etseler de, bu vatan toprakları üzerinde yaşayan insanları bir arada tutan çimento dindir. Tek başına dil ya da başka bir unsur değildir. Dinin çağımızda yükselen bir değer olması, Müslümanların hâlâ ne kadar dine muhtaç olduklarını açıkça göstermektedir.

*Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: 

"Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır." [Hucurat Suresi- 13]

-"Müminler ancak kardeştir buyuruluyor. (Hucurat 10)

-"Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı. Ama O, istediğini saptırır, istediğini doğru yola eriştirir. İşlediklerinizden and olsun ki sorumlu tutulacaksınız." (16/Nahl, 93)
-"İbrâhim, şüphesiz Allah'a boyun eğen ve O'na yönelen bir ümmetti. Rabbinin nimetlerine şükrederdi. Rabbi de onu seçti ve doğru yola eriştirdi." (16/Nahl, 120-121)
-"Gerçek şu ki sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir. 
-"Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse Bana ibâdet/kulluk edin." (21/Enbiyâ, 92)

-"Siz sonuncu ümmetsiniz; Siz ümmetlerin en hayırlısı ve Allah yanında en değerli olanısınız." 
(Tirmizî, Tefsir Âl-i İmrân, hadis no: 3004; İbn Mâce, Zühd 34, hadis no: 4288)
-"Ümmetim yağmur gibidir; evveli mi, sonu mu daha hayırlıdır, bilinemez." (Tirmizî, Emsâl 6, hadis no: 2873)

"İslâm, Câhiliyetten kalma ırkçılık ve kabileciliği ortadan kaldırmıştır ..." [Buharî, Ahkâm: 4] 

"Bir kimseyi ameli geri bırakmışsa, nesebi, soyu onu kurtaramaz, yükseltemez, ilerletemez" (İbn Mâce, Mukaddime 17, hadis no: 225)

-"Irkçılık yapan, ırkçılık için savaşan ve ırkçılık uğrunda ölen, bizden değildir.) [Ebu Davud]

-Rasûlullah (s.a.s.)'a soruldu:
 "Kişinin soyunu, sülâlesini (kavmini, ulusunu) sevmesi asabiyet (kavmiyetçilik, ırkçılık) sayılır mı?"
 Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: 
"Hayır. Lâkin kişinin kavmini başka bir kavime zulümüne tavırla yardımcı olması/Irkcılıktır."(Ahmed bin Hanbel, 4/107, 160; İbn Mâce, Fiten 7, hadis
 no: 3949)

"Rabbiniz de birdir, babanız da birdir. Dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Acem, Acemin de Arab üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Yine kızılın kara üzerine, karanın da kızıl üzerine üstünlüğü yoktur. Hiç bir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Yalnız takva bakımından biri diğerine üstün olur."
(Ramuz- İbni Neccar)

*Yine bilinen bir örnektir. Hz. resul; kızı Fatıma'ya :
"Ey Fatıma, peygamber kızıyım diye güvenme kıyamet günü ben bile seni kurtaramam " buyurmuşlardır. Burada da akraba bile olsa ahirette kişiye hiçbir faydası ya da zararını olmayacağı açıkça ifade edilmiştir.

-"Ey Rabbimiz! Bizi Sana teslim olanlardan/müslümanlardan kıl, neslimizden de Sana teslim olan müslüman bir ümmet çıkar, bize ibâdet yerlerimizi göster, tövbemizi kabul et; zira, tevbeleri kabul eden, çok merhametli olan ancak Sensin." (2/Bakara, 128)

*Sonuç olarak
-Her şeyden önce insanlar arasında var olan farklılıklar bir tahakküm etme, üstünlük sağlama ya da egemenlik kurma vasıtası değil, bir tanışma ve dayanışma vasıtası olmalıdır.

Hiçbir insan doğuştan imtiyazlı ya da doğuştan eksik değildir.

Bir insanın "A" ırkından ya da "B" ırkından olması kendi elinde değildir. Dolayısıyla insanın kendi seçmediği şeylerle övünmesi mantıklı olmadığı gibi, bu sebeple kınanması ya da hor görülmesi de insanca değildir.

Bir insanın kadın ya da erkek olması önemli bir imtiyaz olmadığı gibi, "A" milletinden ya da "B" milletinden olması da önemli değildir.

İnsanın asıl üstünlüğü, asıl büyüklüğü ve asıl şerefi, yaratıcısına karşı duyduğu sorumlulukla doğru orantılıdır. Kim ne kadar kendisini Allah’a karşı sorumlu hissediyor ve gereğini yapıyorsa üstünlük ve şereften en büyük payı o almaktadır.

Bir insan kendi ırkını ve ırkdaşlarını sevebilir; ancak bu sevgi başka ırklardan olanlara karşı bir nefrete dönüşmemelidir.

Bu topraklarda yaşayan insanları birbirine bağlayan en güçlü bağ din kardeşliği bağıdır. Allah Kur’an-ı Kerim’de mü’minlerin sadece kardeş olduklarını beyan buyurarak din kardeşliğinin nesep ve ırk kardeşliğinin üstünde olduğunu vurgulamıştır. Bugün Türkiye’de yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu Müslüman’dır. Menfi milliyetçiler aksini iddia etseler de, bu vatan toprakları üzerinde yaşayan insanları bir arada tutan çimento dindir. Tek başına dil, ya da başka bir unsur değildir. Diğer taraftan bu Anadolu toprakları göç yolu üzerinde kurulduğu ve asırlarca İslam merkezi olduğu için buraya çok yerlerden göç meydana gelmiştir. Dolayısıyla ancak Levh-i Mahfuz açılsa herkesin gerçek ırkı anlaşılabilir. Şu halde milliyeti ırk esasına dayandırmak yerine herkesin ortak paydası olan din esasına dayandırmak daha gerçekçidir.
 18.2.2015
Düzenleme: Aydın Suyak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder